Arama:
18 Yaşından Küçükler İçin Geçici İş Göremezlik Tazminatına Hükmedilebilir mi?

18 Yaşından Küçükler İçin Geçici İş Göremezlik Tazminatına Hükmedilebilir mi?

  •   4. Hukuk Dairesi         2021/11579 E.  ,  2022/5030 K.
  • ‘18 yaşından küçük olup aktif çalışması bulunmayan çocuk yararına geçici iş göremezlik tazminatı hükmedilemez. Davacı kaza tarihinde 14 yaşında olup kaza tarihindeki yaşı itibariyle kazanç getiren herhangi bir işte çalışmamaktadır. Bu yönden mahrum kalınan bir kazançtan bahsedilemeyeceğinden bu zararın oluştuğunun kabulü doğru değildir.’
  • 4. Hukuk Dairesi         2021/18338 E.  ,  2021/9298 K.
  • ‘18 yaşından küçük olup aktif çalışması bulunmayan çocuk yararına geçici iş göremezlik tazminatı hükmedilemez. Davacı kaza tarihinde 17 yaşında olup kaza tarihindeki yaşı itibariyle kazanç getiren herhangi bir işte çalıştığına dair dosyaya sunulmuş bir delil bulunmamaktadır. Bu yönden mahrum kalınan bir kazançtan bahsedilemeyeceğinden geçici iş göremezlik zararının oluştuğunun kabulü doğru değildir. Kararın bu nedenle bozulması gerekir.’
  •  4. Hukuk Dairesi         2021/2728 E.  ,  2021/2749 K.
  • ‘Uyuşmazlık Hakem Heyetince davacının kaza tarihinde 6 yaşında olduğu, başvuru sahibinin kaza sonucu yaralanması sebebiyle öğrenimine devam edememesi, öğrenim hayatında sene kaybetmesi veya akranlarına göre hayata geç atılması gibi somut durumların varlığının kanıtlanamaması gerekçesiyle geçici iş göremezlik tazminatı talebinin reddine, sürekli iş göremezlik tazminatı talebinin ıslah doğrultusunda kabulüne ve geçici bakıcı gideri tazminatı talebinin kısmen kabulüne karar verilmiş, davacı vekilinin geçici iş göremezlik tazminatına ilişkin itirazı üzerine İtiraz Hakem Heyetince geçici iş göremezlik tazminatının efor kaybı olarak yaşla bağlantılı olmadan bu tazminatın ZMSS kapsamında talep edilebileceği gerekçesiyle davacının bu hususa ilişkin itirazı kabul edilerek davacı için 2.356,67 TL geçici iş göremezlik tazminatına hükmedilmiştir.

 Oysa, davacı yaşı itibariyle gelir getiren bir işte çalışamayacağına göre geçici iş göremezlik zararı ile ilgili talebin reddine karar vermek de gerekebilir. Geçici iş göremezlik tazminatına ilişkin itirazı kabul edilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.’

  • 4. Hukuk Dairesi         2021/10518 E.  ,  2022/3275 K.
  • ‘Dairemiz uygulamaları gereği cismani zarar nedeniyle geçici iş göremezlik zararı talep edenlerin kaza tarihinde 18 yaşından küçük olanların geçici iş göremezlik tazminatı talep edemeyecekleri yönündedir.
    Açıklanan hukuki ve maddi vakıalar karşısında; davaya konu edilen geçici iş göremezlik zararının, davacının kaza tarihi itibariyle 18 yaşından büyük olduğu dikkate alınmak suretiyle karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle yazılı biçimde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.’
  • 4. Hukuk Dairesi         2021/4222 E.  ,  2021/8157 K.
  • ‘18 yaşından küçük olup aktif çalışması bulunmayan çocuk yararına geçici iş göremezlik tazminatı hükmedilemez. Davacı kaza tarihinde 16 yaşında olup kaza tarihindeki yaşı itibariyle kazanç getiren herhangi bir işte çalıştığına dair dosya kapsamında bir bilgi ya da belge bulunmamaktadır. Bu yönden mahrum kalınan bir kazançtan bahsedilemeyeceğinden bu zararın oluştuğunun kabulü doğru değildir.’
Geçici İş Göremezlik Tazminatı

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda geçici iş göremezlik zararı doğrudan sayılmamış ve tanımı yapılmamıştır. Ancak, kanunun genel hükümleri çerçevesinde, geçici iş göremezlik zararı kavramı bazı yargı kararları ve öğreti görüşleri tarafından yorumlanmıştır. Geçici iş göremezlik durumları, TBK sistematiğinde kazanç kaybı kapsamında değerlendirilir. Geçici iş göremezlik, kaza geçiren kişinin kalıcı bir sakatlık durumu olmaksızın, tedavi sürecinde çalışamaması ve bu nedenle bir süre iş ve kazanç kaybına uğraması durumunu ifade eder. Bu durumda, kazazedeye iş göremezlik süresince geçici iş göremezlik ödeneği verilir. Yargıtay, geçici iş göremezlik zararını, bir kişinin haksız fiil sonucu tedavi görmesi gerektiğinde, iyileşinceye kadar çalışamaması ve bu nedenle iş ve kazanç kaybına uğraması olarak tanımlamaktadır. Bu nedenle, geçici iş göremezlik zararı, kazazede veya hastanın, iyileşene kadar geçen sürede geçici olarak iş yapamamasından kaynaklanan ekonomik kayıpları ifade eder. Yargıtay, bu kayıpların, tedavi süreci boyunca gerçekleşen tıbbi giderlerin yanı sıra, kişinin kazancına ve işine zarar veren iş kaybı, kaybedilen iş fırsatları, yarım kalan işlerin tamamlanması için ek masraflar gibi diğer ekonomik kayıpların tazmini için talep edilebileceğini de belirtmektedir. Yargıtay, geçici iş göremezlik döneminde kişinin %100 iş gücü kaybına uğradığının kabulü ile hesaplama yapılması gerektiğine ilişkin bir karar vermiştir. Bu karar, iş kazası veya meslek hastalığı nedeniyle geçici iş göremezlik sürecinde olan kişilerin maddi haklarının belirlenmesinde önemli bir etkiye sahiptir.

Yargıtay’ın bu kararı, geçici iş göremezlik sürecindeki kişilerin iş gücü kaybının yüzdesi ve süresi gibi faktörlere göre maddi tazminatlarının belirlenmesi konusunda bir referans noktası olarak kabul edilebilir. Ancak her vakada, kişinin iş gücü kaybı ve süresi gibi faktörler dikkate alınarak ayrıntılı bir değerlendirme yapılması gerekmektedir. Esasında tekrar edecek olursak; geçici iş göremezlik zararı, bir kişinin iş göremezliği nedeniyle, çalışamadığı süre boyunca maddi zarara uğramasıdır. Bu süre içinde kişi normal olarak gelir elde edememekte ve bu nedenle maddi kayıplar yaşayabilmektedir. Örneğin, bir işçinin hastalık nedeniyle işe gelememesi durumunda, çalışamadığı süre boyunca maaşını kaybetmesi geçici iş göremezlik zararına örnek olarak gösterilebilir. Öğretide görüş birliği olmamasına rağmen, yargı kararları geçici iş göremezlik zararının tazmini konusunda önemli bir yol gösterici olabilir.

Geçici iş göremezlik tazminatı, bir kişinin haksız bir fiilden zarar görmesi durumunda, tedavi ve iyileşme sürecindeki iş göremezlik nedeniyle uğradığı maddi kaybın tazmini için ödenen bir tür tazminattır. Bu tazminat, kişinin çalışamama süresi boyunca elde edeceği ücret kaybını karşılamak için ödenir ve genellikle sigorta şirketleri tarafından ödenir. Geçici iş göremezlik tazminatı, özellikle iş kazaları, trafik kazaları ve meslek hastalıkları gibi durumlarda ortaya çıkar. Bu tazminat, kişinin tedavi ve iyileşme sürecinde geçici olarak iş göremez hale gelmesi nedeniyle, işverenin ya da sigorta şirketinin ödemesi gereken bir tür tazminattır. Bu tazminatın miktarı, kişinin kazadan sonra kaç gün iş göremez olduğuna ve kişinin işindeki ücretine bağlı olarak değişebilir. Bu tazminatın hesaplanmasında kullanılan yöntemlerden biri de “fark teorisi” olarak adlandırılan yöntemdir.

Fark teorisi, çalışanın iş kazası veya meslek hastalığı öncesindeki çalışma gücü ile kazaya veya hastalığa bağlı olarak kaybettiği çalışma gücü arasındaki farkın tazmin edilmesini esas alır. Bu fark, iş kazası veya meslek hastalığı nedeniyle çalışanın geçici olarak iş yapamaması süresince ödenmesi gereken tazminatı belirler.

Ancak, “fark teorisi” uyarınca geçici iş göremezlik tazminatının hesaplanması için, malvarlığı zarar görenin rızası dışında azalması gerektiği yönündeki ifade yanlıştır. Bu ifade hukuki açıdan doğru değildir.

Geçici iş göremezlik tazminatının hesaplanmasında, iş kazası veya meslek hastalığı sonucu çalışanın geçici olarak iş yapamaması nedeniyle gelir kaybı yaşadığı kabul edilir. Dolayısıyla, zarar görenin rızası dışında bir gelir kaybının meydana gelmesi yeterlidir. Malvarlığı zarar görenin rızası dışında azalmak zorunda değildir.

Geçici iş göremezlik zararı her durumda farklılık gösterebilir. Geçici iş göremezlik zararı, bir kişinin geçici olarak iş yapamamasından dolayı kaybettiği geliri ifade eder. Ancak bu kayıp, kişinin mesleği, çalıştığı işyeri, işe geri dönüş süresi gibi faktörlere bağlı olarak değişebilir. Örneğin, bir ofis çalışanı ile bir inşaat işçisinin iş göremezlik zararı farklı olabilir çünkü bir ofis çalışanı genellikle masa başında çalışırken, bir inşaat işçisi ağır fiziksel iş yapar. Aynı şekilde, bir kişinin işe geri dönüş süresi de tedaviye ve iyileşme sürecine bağlı olarak değişebilir. Dolayısıyla, her durumda geçici iş göremezlik zararı farklı olabilir ve somut olaya göre değerlendirilmelidir. Geçici iş göremezlik zararının içeriği, her somut olaya göre farklılık gösterir ve üç farklı değerlendirme yapılabilir:

  1. Kazanç Kaybı: Geçici iş göremezlik nedeniyle, kişi normalde kazanacağı ücreti kaybedebilir. Bu durumda, geçici iş göremezlik zararı, kaybedilen ücretin miktarına eşit olacaktır.
  2. Ek Masraflar: Geçici iş göremezlik tedavisi, tıbbi tedavi, ilaçlar ve diğer tıbbi masraflar gibi ek masraflara neden olabilir. Bu masrafların toplamı da geçici iş göremezlik zararının bir parçası olacaktır.
  3. Kaybedilen Olası Kazanç Fırsatları: Geçici iş göremezlik nedeniyle, kişi potansiyel kazanç fırsatlarını da kaybedebilir. Örneğin, bir işe başvuruda bulunmayı planlamış olabilir veya yeni bir iş teklifi almış olabilir. Bu kaybedilen fırsatların kaybı da geçici iş göremezlik zararının bir parçası olacaktır.

Bu üç faktör, geçici iş göremezlik zararının içeriğini oluşturur ve somut olaya göre farklılık gösterir. Uygun değerlendirme, kişinin geçici iş göremezlik zararını doğru bir şekilde hesaplamasına yardımcı olacaktır.

-Geçici İş Göremezlik Tazminatından Sorumluluğun Şartları

Türk Borçlar Kanunu’nda geçici iş göremezlik tazminatının şartları doğrudan düzenlenmemiştir. Bu konuyla ilgili düzenlemeler Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın yayınladığı yönetmeliklerde yer almaktadır.

1- İş yerlerinde zarar gören çalışanların geçici iş göremezlik hali bulunmalıdır.

2- Maddi bir zarar bulunmalıdır.

3- Uygun nedensellik bağı bulunmalıdır.

4- Davalının Sorumlu Olmasını Gerektiren Kusuru veya Bir Kusursuz Sorumluluk Hali Bulunmalıdır.

–  Bu tazminatın hesaplanması, işçinin çalışması karşılığı elde ettiği gelir ve varsa kusuru dikkate alınarak yapılır. Hesaplama yapılırken, geliri olanların elde ettikleri gelirler esas alınır. Bu gelirler, asgari ücretten az olmamak kaydıyla hesaplanır. Asgari ücret, her yıl belirlenen bir tutardır ve herhangi bir çalışanın en az bu kadar bir gelir elde etmesi gerekmektedir. Tazminatın hesaplanması için, çalışanın geliri, iş göremezlik süresi, tedavi süresi ve maluliyet oranı gibi faktörler de dikkate alınır.

Bu nedenle, davacının geliri yanı sıra, tedavi süresi ve iyileşme süresi de dikkate alınarak maluliyet oranının kesin olarak tespit edilmesi gerekmektedir. Bu faktörlerin doğru bir şekilde belirlenmesi, tazminatın adil ve doğru bir şekilde hesaplanmasını sağlayacaktır.

Dolayısıyla, geçici iş göremezlik tazminatı davalarında, davacının gelirinin yanı sıra, iyileşme süresi, tedavi süresi ve maluliyet oranı da dikkate alınarak tazminatın adil bir şekilde hesaplanması gerekmektedir. Son olarak; Yargıtay’ın uygulamasına göre, dava devam ederken davacının vefat etmesi halinde, davacının hakları mirasçılarına geçer ve davaya devam edilir. Geçici iş göremezlik zararı ve bakıcı gideri zararı, kaza tarihinden ölüm tarihine kadar belirlenerek, davacı murisin mirasçılarının miras payları oranında tazminata hükmedilmesi gerekmektedir.

Sürekli iş göremezlik zararı ise, davacının vefatıyla birlikte sona erer ve bu zarar için tazminat talep edilemez. Ancak, ölüm nedeniyle meydana gelen diğer zararlar, örneğin maddi ve manevi zararlar için tazminat talep edilebilir.

Özetle, davacının vefatı durumunda, geçici iş göremezlik zararı ve bakıcı gideri zararı için tazminat talep edilebilir ve bu tazminat davacı murisin mirasçılarının miras payları oranında belirlenerek ödenir. Sürekli iş göremezlik zararı için ise tazminat talep edilemez.

Hasar Farkı Tazminatı

Motorlu bir aracın maddi hasarlı trafik kazasına maruz kalması halinde aracın eski haline getirilmesi için belirli bir onarım aşamasına girmektedir. Bu onarım sırasında araç üzerinde yapılan birtakım tamirat ve parça değişimi giderleri mevcut olmaktadır. Bu tamirat ve parça değişimi kapsamında araç üzerinde hasara uğrayan parçanın ya eşdeğer parçayla ya da eşdeğer parçanın bulunmaması halinde orijinal parça ile değiştirilmesi gerekmektedir. Ancak araçta yapılan tamir ve onarım işlemleri sırasında eşdeğer veya orijinal parçanın piyasa değerinin daha pahalı olması vb. sebeplerden ötürü çoğu zaman hukuka aykırı şekilde yan sanayi adı verilen daha ucuz parçalar kullanılabilmektedir. Bunun sonucunda her ne kadar araç tamir edilmiş gibi gözüküyor olsa da değiştirilen parçanın orijinal ya da eşdeğer parça değil de yan sanayi ürünü olmasından ötürü kazadan önceki durumuna nazaran aracın donanımsal yapısında fiyat düşmesi yaşanacaktır. İşte böyle bir durumda araç üzerinde hasar farkı oluşacak ve sigorta şirketlerinden Hasar Farkı Bedeli adı altında tazminat talep edebilme hakkı doğacaktır.

Trafik Kazası Kaynaklı Manevi Tazminat

Manevi tazminat, bir kişinin duygusal veya psikolojik zararlarından dolayı talep edilebilen bir tazminat türüdür.

Trafik kazası mağdurları, kazanın neden olduğu acı, ıstırap, korku, depresyon, üzüntü ve benzeri duygusal etkiler nedeniyle manevi tazminat talep edebilirler. Bunun yanında kaza sonucu bir organ kaybı ya da hayati fonksiyonlarını yerine getirememesi gibi durumlarda mağdurun yakınları da dava açabilmektedir. Mağdurun yakınlarına anne, baba, çocuklar, nişanlı, eş gibi yakın çevre dahildir.

Dava sürücü, araç sahibi, araç işleteni veya sigorta şirketine karşı açılabilir.

Zarar görenin faili ve zararı öğrendikten sonra 2 yıl içinde tazminat davası açması gerekir. Olaydan sonra en çok 10 yıl geçmesi halinde bu dava söz konusu olabilir. Eğer kaza sonucu ölüm gerçekleştiyse ölen kişinin yakınları ölüm tarihinden itibaren 2 yıl içinde dava açmalıdır. Kaza sonucu adam öldürme, yaralama gibi bir suç işlendiyse o suçun kanundaki zamanaşımı neyse o süreye göre dava açılmalıdır.

Trafik kazalarında manevi tazminat talep etmek için, kazanın neden olduğu manevi zararın belgelenmesi gerekmektedir. Bu belgeleme, tanıkların ifadeleri, doktor raporları, psikolojik danışmanlık raporları ve diğer deliller ile yapılabilir.

Bu davalarda Asliye Hukuk Mahkemesi görevlidir. Eğer tazminat sigorta şirketinden talep edilecekse Asliye Ticaret Mahkemesi görevlidir.

Para dışında başka bir yaptırım tazminat olarak belirlenemez. Bu para bir ceza değildir.

Talep edilen manevi tazminatın zenginleşme aracı olarak kullanılmaması gerekir. Zararın büyüklüğü, tarafların kusurluluk durumu vb.ye göre karar verilir

Trafik Kazası Nedeniyle Taksirle Yaralama

Taksirle yaralama, gerekli dikkat ve özenin gösterilmemesi sonucu zarar verme amacı olmadığı halde mağdurun vücudunda bir zarara sebep olunması şeklinde özetlenebilir. Herkesin trafikte uyması gereken kurallara uygun davranılmadığı ve böylece trafik güvenliğinin tehlikeye atıldığı durumlarda söz konusu olur.

Suçun basit şeklinde 3 aydan 1 yıla kadar hapis cezası veya adli para cezası uygulanır. Ancak mağdurun uğradığı zararın büyüklüğü, kalıcılık durumu, sonraki hayatını etkileme seviyesi gibi durumlar söz konusu cezanın artmasına sebep olabilir. Örneğin mağdurun yüzünde kalıcı bir ize ya da hamile bir kadının çocuğunu vaktinden önce doğurmasına veya çocuğunu düşürmesine sebep olması gibi durumlar böyledir. Bunun yanında bilinçli taksir söz konusuysa, yani meydana gelen sonucu öngördüğü halde sanık davranışını sürdürdüyse ceza yine artırılır.

Mağdurun maddi ve manevi tazminat davası açma hakkı vardır.

Araç Değer Kaybı

Kaza yapan veya onarılmış araçların değerinde düşüş yaşanır. Bu zarardan, zarara sebep olan kişi ve aracın bağlı olduğu teşebbüsün sahibi sorumludur.

Araç değer kaybı başvurusu yapmak için yaşanan kazada

  • %100 kusurlu taraf olmamak
  • Aracın pert olmaması

 gereklidir.

Hesaplama yapılırken aracın üretim yılı, kilometresi, trafiğe çıkış tarihi, hasar geçmişi, aracın markası, modeli ve pazar değeri gibi özellikleri göz önünde tutulur. Her yaş ve kilometredeki araç için değer kaybı tazminatı istenebilir.

Trafik Sigortası (Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası) kapsamında sigortacı, kusurlu olan tarafın sebep olduğu değer kaybını telafi etmek zorundadır. Kazaya sebep olan tarafın güvencesi ise kaskodur.

Araç değer kaybı tazminatı için ya dava yoluna ya da Sigorta Tahkim Komisyonuna başvurulur.

Araç değer kaybı için hukuki destek almak isterseniz bizimle iletişime geçebilirsiniz.

KARAYOLLARI MOTORLU ARAÇLAR ZORUNLU MALİ SORUMLULUK (TRAFİK) SİGORTASI GENEL ŞARTLARI İLE GETİRİLEN YENİLİKLER VE DEĞİŞİKLİKLER

Türkiye’de Karayolları Trafik Kanunu’nun 91-101. maddeleri arasında zorunlu mali sorumluluk sigortası hüküm altına alınmıştır. Bu sigorta, araç sahiplerinin ve sürücülerinin kaza durumunda karşı tarafa verdiği maddi zararları karşılamak için yaptırmaları gereken bir sigortadır. Bu kapsamda, zorunlu trafik sigortası olarak da bilinen bu sigorta, Türkiye’de her araç sahibi ve sürücü tarafından yaptırılması zorunlu olan bir sigortadır.  ZMSS bir sigorta şirketi gibi davranmakta ve yalnızca maddi zararları karşılamaktadır. Maddi zararlar, ölüm, yaralanma veya eşyaya ilişkin hasar gibi çeşitli şekillerde ortaya çıkabilir. Eğer zarar maddi hasara ilişkinse, tazminata dahil edilen masraflar arasında yedek parça ve işçilik giderleri de bulunabilir. Ancak, sigorta kapsamı manevi zararları kapsamamaktadır. Bu nedenle, sigortalı bir kişi veya kuruluş, sadece maddi zararları karşılamak için ZMSS gibi bir sigorta şirketinden poliçe satın alabilir. Manevi zararlar için tazminat alma talebi durumunda, ayrı bir hukuki süreç gereklidir. Karayolları motorlu araçlar zorunlu malî sorumluluk sigortası, Türkiye’deki motorlu araçların yasal olarak trafiğe çıkabilmesi için zorunlu tutulan bir sigortadır. Bu sigorta, sürücülerin, araçların işletilmesi sırasında üçüncü şahıslara verilebilecek maddi ve bedensel zararlar için ödeme yapmalarını sağlar. Sigorta şirketi, poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında, üçüncü şahısların ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet verilmesinden dolayı, sigortalıya düşen hukuki sorumluluk çerçevesinde belirlenen tazminatlara ilişkin talepleri karşılamakla yükümlüdür. Bu tazminatlar, kaza tarihi itibariyle geçerli olan zorunlu sigorta limitleri dahilinde karşılanır. Bu limitler, her yıl yeniden belirlenir ve Türkiye’deki Trafik Kanunu’na göre belirlenir. Aynı zamanda pasif bir sigorta olarak da kabul edilir. Çünkü bu sigortayı yaptıran kişi, bir zararın gerçekleşmesini beklemek zorunda değildir. Yani sigorta primi ödenir ve olası bir kaza sonucu ortaya çıkabilecek maddi ve hukuki sorumlulukları karşılamak için bir güvence sağlanır.

Özetle, zorunlu mali sorumluluk sigortası, bir zarar sigortası ve aynı zamanda pasif bir sigortadır.  Bu sigortanın amacı, trafik kazalarında karşı tarafın uğradığı maddi zararları karşılamak ve bu zararların tazmin edilmesini sağlamaktır.  14 Mayıs 2015 tarihli ve 29355 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan tebliğle, Türkiye’deki trafik sigortası alanında bir takım değişiklikler ve yenilikler getirilmiştir. Bu değişiklikler ve yenilikler, Karayolları Trafik Kanunu’nun 91-101. maddeleri arasında zorunlu mali sorumluluk sigortası hükümleriyle uyumlu olarak yapılmıştır.

Öncelikle, tebliğle birlikte trafik sigortası primlerinin hesaplanması ve tahsilatı konusunda yeni bir düzenleme getirilmiştir. Buna göre, sigorta şirketleri tarafından yapılan prim tahsilatları, Motorlu Taşıtlar Vergisi tahsilatlarıyla entegre edilmiş ve bu işlem Vergi Dairesi tarafından gerçekleştirilmektedir. Bu sayede, trafik sigortası primleri daha etkin bir şekilde tahsil edilmekte ve takip edilmektedir. Bunun yanı sıra, tebliğle birlikte trafik sigortasında yeni teminatlar da getirilmiştir. Buna göre, trafik kazalarından kaynaklanan maddi hasarlar, ölüm ve yaralanma gibi zararlar için daha geniş kapsamlı teminatlar sunulmaktadır. Ayrıca, trafik sigortasından yararlanan kişilerin haklarının daha net bir şekilde belirlenmesi için düzenlemeler yapılmıştır.

Sonuç olarak, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartlarına ilişkin olarak 14 Mayıs 2015 tarihli tebliğle bir takım değişiklikler ve yenilikler getirilmiştir. Bu değişiklikler, sigorta primlerinin tahsilatı ve trafik sigortası teminatları konusunda daha etkin bir düzenleme getirirken, trafik kazalarından kaynaklanan zararların daha geniş kapsamlı bir şekilde teminat altına alınması için çalışmalar yapılmıştır.

– YENİ ZMSS İLE GETİRİLEN YENİLİKLER:

Yeni ZMSS’nin “Kapsama Giren Teminat Türleri” başlıklı A.5. maddesinde Genel Şartlar kapsamındaki teminat türleri ayrıntılı bir biçimde tanımlanmıştır. Bu tanımlar sayesinde, sigorta sözleşmesi yapanlar, hangi risklerin hangi teminatlar altında olduğunu daha anlaşılır bir şekilde anlayabileceklerdir.  Bu kavramların ayrıntılı olarak tanımlanması belirsizliklerin ortadan kalkmasını sağlayacaktır. Zira, eski genel şartlarda teminat türleri tanımlanmamıştı. Bunları ele alacak olursak:

Maddi zararlar teminatı, sigorta poliçesi sahibinin veya sigortalının, sigorta poliçesi kapsamındaki bir olay nedeniyle üçüncü şahıslara verdiği maddi zararları karşılamayı amaçlar. Bu teminat altında, sigorta poliçesi sahibi veya sigortalı, üçüncü şahıslara verdiği maddi zararların tazmin edilmesi için sigorta şirketinden talepte bulunabilir.

Sağlık giderleri teminatı, sigortalının bir kaza veya hastalık sonucu tıbbi müdahale gerektiren tedavi masraflarını karşılamayı amaçlar. Bu teminat altında, sigorta poliçesi sahibi veya sigortalı, tıbbi müdahale gerektiren bir durumla karşılaştığında tedavi masraflarının sigorta şirketi tarafından karşılanmasını talep edebilir.

Sürekli sakatlık teminatı, sigortalının bir kaza sonucu sürekli olarak sakat kalması durumunda ödenecek olan bir tazminat tutarını belirler. Bu teminat altında, sigorta poliçesi sahibi veya sigortalı, bir kaza sonucu sürekli sakat kalması durumunda belirlenen tazminat tutarını sigorta şirketinden talep edebilir.

Destekten yoksun kalma (ölüm) teminatı, sigortalının bir kaza sonucu hayatını kaybetmesi durumunda, ödenecek olan bir tazminat tutarını belirler. Bu teminat altında, sigorta poliçesi sahibi veya sigortalı, sigortalının hayatını kaybetmesi durumunda belirlenen tazminat tutarını sigorta şirketinden talep edebilir. Bu tanımlar, sigorta sözleşmeleri yapılırken taraflar arasındaki belirsizlikleri ortadan kaldırmaya yardımcı olacak ve sigorta poliçesi sahibi veya sigortalının, hangi risklerin hangi teminatlar altında olduğunu daha net bir şekilde anlamasına yardımcı olacaktır.

>Genel Şartların A.6. maddesinde teminat dışında kalan haller düzenlenmiştir. Burada (d) bendindeki destekten yoksun kalma konusundaki hükmün eski Genel Şartlarda olmayan yeni bir düzenleme olduğunu incelediğimizde görmekteyiz. Bu hükme göre, bir sigorta poliçesi kapsamında sigortalı bir olay gerçekleştiğinde ve bu olay sonucunda destekten yoksun kalan bir hak sahibi ortaya çıktığında, bazı durumlarda sigorta teminatı kapsamında olmayan destek tazminatı talepleri olabilir.

Örneğin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan bir olay sonucu destekten yoksun kalan bir hak sahibi, sigorta teminatı kapsamında olmayan destek tazminatı talebinde bulunabilir. Bu durumda, sigorta şirketi sorumluluk kabul etmeyebilir. Diğer yandan, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olan bir olay sonucunda destekten yoksun kalan bir hak sahibi, ancak bu olayın destek şahsının kusuru nedeniyle gerçekleştiği durumlarda, destek tazminatı talebinde bulunabilir. Bu durumda, sigorta şirketi destek şahsının kusuru nedeniyle gerçekleşen destek tazminatı talebini karşılamayabilir, çünkü bu talep sigorta teminatı dışındadır.

 Yine teminat dışı kalanları incelemeye devam ettiğimizde; Eski ZMSS Genel Şartlarına göre, sigorta poliçesi kapsamında olan dolaylı zararlar sigorta teminatı dışında bırakılıyordu. Ancak 2006 yılında yapılan değişiklikle, dolaylı zararlar nedeniyle yapılacak tazminat talepleri de sigorta teminatı dışında bırakıldı. Yeni ZMSS Genel Şartları, dolaylı zararların teminat dışında bırakıldığı şeklindeki açıklamanın yerine, destekten yoksun kalma ile ilgili düzenleme getirdi. Bu düzenleme, sigorta poliçesi kapsamında olan dolaylı zararların tazmin edilmesini engellemektedir.

>A.6 (j) bendinde yapılan değişiklik, motorlu araç kazalarından kaynaklanan çevresel zararların artık sigorta teminatı kapsamı dışında olduğunu belirtmektedir.

Bu değişiklik, sigorta şirketlerinin çevre kirliliği ve doğal yaşama verilen zararlar nedeniyle ortaya çıkan masrafları karşılamak zorunda kalmayacakları anlamına gelir. Bu nedenle, motorlu araç kazaları nedeniyle oluşan çevresel hasarlar için zarar gören kişilerin, masraflarını kendileri karşılamaları veya kazayı gerçekleştiren kişinin veya kuruluşun sorumluluğunu kanıtlamaları gerekebilir. Bu düzenleme, sigorta şirketlerini, çevreye zarar veren faaliyetlere karşı daha dikkatli davranmaya ve sigorta poliçelerindeki kapsamı daha net bir şekilde belirtmeye teşvik etmek amacıyla yapılmış olabilir.

>Yeni genel şartlarda, A.6. maddede (k) bendinde, gelir kaybı, kâr kaybı, iş durması ve kira mahrumiyeti gibi zarar verici olgulara bağlı olarak oluşan yansıma veya dolaylı zararların tazminat taleplerinin sigorta teminatı dışında tutulduğu belirtilmektedir. Bu demektir ki, eğer bir sigorta poliçesi bu yeni genel şartları içeriyorsa, söz konusu zararlar sigorta kapsamında değildir ve bu tür zararlar nedeniyle ortaya çıkan tazminat talepleri poliçe sahibi tarafından karşılanmalıdır. Esasında; dolaylı zararların yanı sıra yansıma zararlarının da sigorta teminatı dışında kalacağı belirtiliyor.

Son olarak yapılan değişikliklerden biri de; sigortacıya haber verilecek gün sayısında yapılan değişikliktir. Yeni ZMSS Genel Şartları’nda belirtilen B.1.1. maddesi, sigortalının sorumluluğunu gerektirecek bir olayı sigortacıya bildirme süresiyle ilgilidir.

Bu maddeye göre, sigortalı, sorumluluğunu gerektirecek bir olayı öğrendiği anda on gün içinde sigortacıya bildirmelidir. Ayrıca, kendisine yöneltilen istemi de derhal sigortacıya bildirmelidir. Bu şekilde, sigortacı olayı ve talepleri zamanında öğrenerek gerekli işlemleri yapabilir.

Eski Genel Şartlar’da ise, bu bildirim süresi beş gün olarak belirtilmişti. Yeni Genel Şartlar’da ise, sigortalının bildirim süresi uzatılmış ve on güne çıkarılmıştır.

Trafik Kazalarından Kaynaklı Tedavi Giderleri

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu, Türkiye’de karayollarının trafik ve güvenliğiyle ilgili düzenlemeler yapmaktadır. Bu kanunda 98. madde, sürücülerin veya yolculardan oluşan kazalar sonucunda oluşan tedavi giderlerine ilişkin yasal düzenlemeleri içermektedir. Madde, kaza sonucu oluşan sağlık hizmeti bedellerinin nasıl ödeneceği konusunda bilgi vermektedir.

Bu madde, kazada zarar gören sürücü veya yolcuların tedavi giderlerinin kazanın sorumlu olduğu tarafın sigorta şirketi tarafından ödeneceğini belirtmektedir. Bu, yaralanan taraf için bir ödeme talebinde bulunmasına gerek kalmaksızın tedavi giderlerinin ödenmesini sağlar. Aynı maddede, kaza sonucu yaralananların tedavi giderlerinin ödenmesi için gerekli olan belgelerin ne olması gerektiği ve hangi durumlarda ödemeler yapılacağına ilişkin düzenlemeler yer alır. Örneğin sağlık kuruluşlarından alınan tedavi raporları, kaza sonucu yaralanmanın varlığını doğrulamak için gereklidir.

Kanunun 98. Maddesinin yeni ismiyle “Sağlık Hizmeti Bedellerinin Ödenmesi” konusunda ilişkin düzenlemeler yapmakta ve böylece kazada yaralanan kişilerin sağlık hizmetleri bedelleri ödenmekte ve bu konuda gerekli olan ödeme talebinde bulunmalarına gerek kalmamaktadır. Karayolları Trafik Kanunu 98. Madde değişikliği ile birlikte:

  1. Trafik kazaları sonucunda oluşan tedavi giderleri, özel veya resmi olması fark etmeksizin tüm sağlık kuruluşları tarafından ödenmektedir.
  2. Kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın, Sigorta Fonu (SGK) tarafından sağlık hizmet bedelleri ödenmektedir.
  3. Madde, eski halinde yer alan “ile tedavinin gerektirdiği diğer giderler” ifadesi yerine, “sağlık hizmet bedelleri” gibi daha sınırlayıcı bir ifade kullanılmıştır.

Tedavi Giderlerinin Kapsamı: Tedavi giderleri, trafik kazası sonucunda yaralanan kişinin bedenen eski haline dönmesi ve hastalığının artmasının engel olması amacıyla yapılan tüm masrafları içerebilir. Bu giderler arasında, doktor ve diğer sağlık profesyonellerinin muayene ve tedavileri, ilaçlar, cerrahi işlemler, fizik tedavi, rehabilitasyon ve diğer tedavi programları gibi hizmetler yer alabilir. Bu giderler, kaza sonucu oluşan hasarın derecesine ve tedavinin uzunluğuna göre değişebilir.

Bu giderlerin ödenmesi genellikle kazazedenin sosyal güvencesi olduğu vakitlerde Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından ödenmektedir. Eğer kazazede sosyal güvencesi olmayan bir kişi ise, kaza sonucu oluşan hasarın sorumlu olduğu tarafın sigorta şirketi tarafından ödenmektedir. tedavi giderleri sadece hastaneye yapılan ödemelerle sınırlı değildir. Kaza sonucu oluşan yaralanma sonrası kişinin iyileşmesi için gerekli olan tüm masraflar kapsamaktadır. Örnek olarak, yol masrafları, bakıcı masrafları, evde bakım hizmetleri, evde tedavi hizmetleri, ulaşım giderleri, tedaviye erişim giderleri, tedaviye uyum sağlama giderleri, izin giderleri gibi giderleri sayabiliriz. Ayrıca, kaza sonucu oluşan yaralanma sonrası kişinin iş veya okul hayatını sürdürmesi için gerekli olan özel ekipmanların, adaptasyonların, yazılım veya yazılım ürünlerinin maliyetleri de tedavi giderleri arasındadır.

Esasında; tedavi giderleri iki ana başlık altında kategori edilir: sağlık hizmeti giderleri ve iyileşme giderleri. Sağlık hizmeti giderleri, hastane, doktor ve diğer sağlık profesyonellerinin muayene ve tedavileri, ilaçlar, cerrahi işlemler, fizik tedavi, rehabilitasyon ve diğer tedavi programları gibi hizmetleri içermektedir. Bu giderler, kaza sonucu oluşan hasarın derecesine ve tedavinin uzunluğuna göre değişebilir ve genellikle Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) veya kaza sorumlu olan tarafın sigorta şirketi tarafından ödenmektedir.

İyileşme giderleri ise kaza sonucu oluşan yaralanma sonrası kişinin iyileşmesi için gerekli olan tüm masrafları içermektedir. Bu giderler arasında, yol masrafları, bakıcı masrafları, evde bakım hizmetleri, evde tedavi hizmetleri, ulaşım giderleri, tedaviye erişim giderleri, tedaviye uyum sağlama giderleri, izin giderleri gibi giderler yer almaktadır. Bu giderler, kaza sonucu oluşan hasarın derecesine ve iyileşmenin uzunluğuna göre değişebilir.

Trafik kazası giderlerini kim karşılar?

25 Şubat 2011 tarihli ve 27857 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren değişiklikle beraber Türkiye’de trafik kazalarına sağlık teminatı sağlayan zorunlu trafik sigortalarında, sorumluluk sigorta şirketlerinden ve Güvence Hesabından Sosyal Güvenlik Kurumuna (SGK) devredilmiştir. Bu değişiklik ile amaçlanan şey, trafik kazası geçiren kişilerin sağlık hizmetleri için gerekli olan masrafların SGK tarafından karşılanmasıdır. Bu sayede kazazedelerin sağlık hizmetleri için maddi sorun yaşamaması ve daha hızlı ve etkili bir şekilde tedavi alması sağlanmış olur.

Sosyal Güvenlik Kurumu, 2918 sayılı Kanunun 98. maddesi kapsamında belirli tedavi giderlerinden sorumludur. Ancak, belgeye dayanmayan tedavi giderleri 6111 sayılı Kanun kapsamında düzenlenmiş olan giderler olmadıkları için kurum tarafından karşılanmaz.

6111 sayılı Kanun ile kaza sonucu oluşan maluliyetin derecesi belirlenir ve maluliyet derecesine göre ödenekler yapılır. Maluliyet derecesi belirlenirken daha çok yaralanma şiddeti, tedavi süresi ve iş gücü kaybı gibi faktörler dikkate alınır.

Ayrıca söz konusu giderlerin karşılanabilmesi için kaza sonucu maluliyet derecesinin belgelendirilmesi gerekir. Yani yaralanmaların ve sakat kalınanların belgelendirilmesi ve maluliyet derecesinin tespiti için raporların alınması gerekir. Bu nedenle belgeye dayanmayan tedavi giderleri kapsam dışındadır.

SGK tarafından karşılanan tedavi giderleri nelerdir? Belgelendirilmiş masraflar olarak tanımlanan tedavi giderleri, trafik kazası ile illiyet bağı olan SGK ödeme sisteminde karşılığı olan fatura veya ödeme dekontu gibi belgelere dayanmaktadır. Bu belgeler, kaza sonrasında tedavi giderlerinin gerçekten kaza sonucu olarak oluştuğunu gösterir. Bu nedenle, SGK tarafından karşılanan tedavi giderleri için belgelendirilmiş masrafların varlığı zorunludur. Belgeye dayanmayan giderler karşılamazlar.

Belgelenmek şartıyla karşılanabilecek giderlere örnek olarak; Özel veya Resmi Hastanelerde, Üniversite Hastanelerinde, Eğitim ve Araştırma Hastanelerinde, kliniklerde, bakım merkezlerinde, fizik tedavi ve rehabilitasyon merkezlerinde yapılan tıbbi tedavi ile sınırlı masraflar; İlk yardım ve ambulans için yapılan masraflar, Muayene için yapılan masraflar, Tahlil (kan testleri, röntgen, ultrason, tomografi, mr vb.) için yapılan masraflar, Tedavi (ilaç, kan, serum, ameliyat, yoğun bakım, protez, ortopedik cerrahi malzemeler, pansuman, diyaliz vb.) için yapılan masraflar, Tedavi sonrası sağlık kuruluşlarında yapılan fizik tedavi ve rehabilitasyon giderleri, Doktor raporu ile alınan diğer tıbbi medikal ürün giderleri verilebilir.

Belgelenemeyen Tedavi Giderleri:

Belgelendirilemeyen tedavi giderleri genellikle trafik kazası ile illiyeti kanıtlanamayan veya belgelendirilemeyen giderler olarak tanımlanır. Bu giderler arasında örneğin, kaza sonrası yapılan psikolojik tedavi, masaj, fizik tedavi gibi alternatif tıp yöntemleri, kişinin kaza sonrası oluşan sosyal ve ekonomik zararları gibi giderler yer alabilir. Bu giderler kapsam dışındadır ve genellikle sigorta şirketi ile araç işleten veya sürücünün sorumluluğunda olduğu belirtilmektedir. Ancak sürücü veya araç işletenin sorumlu olup olmadığı ve giderlerin karşılanıp karşılanmayacağı sigorta şirketi tarafından incelenir. Tedavi sırasında yapılan masraflar arasında;

  • Hastane refakatçı – bakıcı giderleri,
  • Tedavi için yapılan yol giderleri,
  • İyileşme sürecinde yapılan masraflar,
  • Tedavi için yol giderleri (taksi ücretleri, başka şehirde tedavi ve kontrol için şehirlerarası otobüs, tren ve uçak ücretleri vb. kullanımlar),
  • Evde özel bakım giderleri,
  • Tedavi amaçlı alınan ancak faturalandırılması mümkün olmayan diğer tıbbi medikal ürün giderleri (SGK kapsamında olmayan ilaçlar, doktor raporu ile alınmayan tekerlekli sandalye, koltuk değneği, baston, havalı yatak vb.) gibi masraflar yer almaktadır. Bu masraflar SGK tarafından karşılanmaktadır, ancak giderlerin karşılanması için belgelendirilmiş olması ve doktor raporu ile gerekli olması gerekir.
  • Son olarak belirtmek gerekir ki; dava açılırken mutlaka dava dilekçesine davalı kısmına SGK yazılmalıdır. Eğer SGK davalı olarak gösterilmemişse davaya dahil edilemeyecektir. Ayrıca, Sorumluluk alanları farklı olduğu için tedavi gideri için dava talebinde bulunurken, hangi tedavi giderlerinin istendiği (belgeli mi belgesiz mi) veya tümünün istediği açıkça belirtilmeli ve dava dilekçesinde sorumlu olan kuruluş (sorumluluğuna göre sigorta şirketi veya SGK veya her ikisi birden) davaya davalı sıfatıyla dahil edilmelidir. Bu sayede davanın konusu net olarak belirlenir ve davalının sorumluluğu kesinleşir. Aslında dava dilekçesinde belgelendirilmiş ve belgelendirilmemiş giderlerin ayrı ayrı istenmesi daha sonra dava sürecinde oluşabilecek belge eksikliği ya da belirsizliği en aza indirecektir.
Trafik Kazalarında Sigorta Şirketine Başvuru

Doğrudan sigorta şirketine başvurma zorunluluğu 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 65. maddesi ile düzenlenmiştir. Bu madde uyarınca, trafik kazası sonucu ortaya çıkan zararları tazmin etmek isteyen kişilerin ilk olarak sigorta şirketine başvurmaları gerekmektedir.

Bu başvuru, zarar gören kişinin sigorta şirketine kaza sonucu ortaya çıkan zararların tazmin edilmesi için talep ettiği bir işlemdir. Sigorta şirketi, bu talep üzerine kaza sonucu ortaya çıkan zararların tazmin edilebilmesi için gerekli olan adımları atmaya çalışır. Eğer sigorta şirketi tarafından kaza sonucu ortaya çıkan zararların tazmin edilmesi için yeterli ödeme yapılmazsa veya zarar gören kişi ile sigorta şirketi arasında anlaşma sağlanamazsa, zarar gören kişi dava açma hakkına sahiptir.

Dava açma hakkına sahip olmasına rağmen, zarar gören kişilerin öncelikle sigorta şirketine başvurmaları gerekmektedir. Bu sayede, zarar gören kişilerin dava açmalarına gerek kalmadan zararların tazmini sağlanmaya çalışılır. Ancak, eğer sigorta şirketi ile anlaşma sağlanamazsa veya sigorta şirketi tarafından yeterli ödeme yapılmazsa, zarar gören kişi dava açma hakkına sahiptir.

Formun Üstü

Bu başvuru şartı, mahkemelerce dava şartı olarak değerlendirilir. Dava şartı, dava açılması için yasal bir gerekliliktir ve dava açılmadan önce yerine getirilmesi gerekir. Eğer dava şartı yerine getirilmemişse, dava usulsüzlük nedeniyle reddedilebilir. Dolayısıyla; başvuru yapılmadan tazminat davası açılırsa dava şartı eksikliği sebebiyle dava usulden reddedilir.

Zorunlu mali sorumluluk sigortasından kısaca bahsetmek gerekirse; bu sigorta bir araç sürücüsünün trafik kazaları veya diğer zararlı olaylar sırasında ödediği zararları karşılamaya yönelik bir sigorta türüdür. Bu sigorta, bir araç sürücüsünün sürüş esnasında meydana gelebilecek zararları karşılamak üzere zorunlu tutulan bir sigortadır.

Zarar gören bir kişi, zorunlu mali sorumluluk kapsamında dava ya da tahkim yoluna gitmeden önce ZMSS kapsamındaki sigorta şirketine yazılı başvuruda bulunması gerekmektedir.

Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasına sahip olan bir araç sürücüsünün yaptığı bir kaza sonucu oluşan zararların karşılanması için bu yolu izlemesi gerekir. Bu sayede, zarar gören kişinin zararının karşılanması için gerekli olan tüm işlemlerin düzgün bir şekilde yürütülmesi sağlanmış olur.

>Tazminat taleplerinin kapsamı, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarına İlişkin Tebliğ’in “Sigortanın Kapsamı” başlıklı maddesinde belirlenmiştir.

 Sigorta şirketleri tarafından karşılanabilecek kalemler, sigorta poliçesi üzerine alınan teminatları ifade etmektedir. Bu teminatlar, sigortalının belirli bir olay sonucu uğrayabileceği zararları karşılamaya yöneliktir. Örneğin, maddi zararlar teminatı, sigortalının araçta meydana gelen değer kaybı gibi doğrudan malları üzerindeki azalmaları karşılar. Sağlık giderleri teminatı ise, trafik kazası sonucu oluşan sağlık giderlerini kapsar. Sürekli sakatlık teminatı ise, üçüncü kişinin sürekli sakatlığı dolayısıyla ileride uğrayacağı maddi zararları karşılamaya yöneliktir. Destekten yoksun kalma (ölüm) teminatı ise, sigortalının ölümü sonucu oluşan ekonomik zararları karşılamaya yöneliktir.

Bu teminatlar, sigorta poliçesi üzerine alındığında, sigortalının belirli bir olay sonucu uğrayabileceği zararları karşılamaya yönelik bir güvence sağlar. Bu nedenle, sigortalıların sigorta poliçesi üzerine hangi teminatları almaları gerektiği konusunda bilgi sahibi olmaları ve sigorta şirketleri ile yapacakları anlaşmalarda bu konuları göz önünde bulundurmaları önemlidir.

Rizikonun gerçekleşmesi hâlinde; sigortalı, sigorta poliçesi kapsamında meydana gelebilecek bir olayı, sigortalı veya hak sahibi tarafından öğrenildiği tarihten itibaren otuz iş günü içinde, sigortacıya bildirmek zorundadır. Bu süre, olay yurt dışında meydana gelmişse altmış iş günü olarak uzatılır. Bu zorunluluk, sigortalının sigorta poliçesi şartlarını yerine getirmesi ve sigorta poliçesi kapsamında olayın sigorta şirketine bildirilmesi gereken sorumluluklarındandır. Eğer sigortalı olayı sigorta şirketine bildirmezse, sigorta şirketinin olayı karşılaması veya sigortalının talep ettiği tazminatı ödemesi mümkün olmayabilir.

 Eğer bir kaza sonucu bir kişinin hasar görmüş veya ölmüş olması durumunda, sigorta şirketi tazminat ödemek için hak sahibinden bazı belgeler isteyebilir. Bu belgeler arasında, kaza tespit tutanağı veya bilirkişi raporunu içeren alkol raporu, olaya karışan diğer araçların trafik tescil belgeleri ve sürücü belgelerinin fotokopileri, ölüm nedeniyle yapılacak başvuru durumunda ölüm raporu ve veraset ilamı, yaralanma nedeniyle yapılacak başvuru durumunda tedavi giderlerini gösteren belgeler, geçici veya daimi sakatlanma nedeniyle yapılacak başvuru durumunda tam teşekküllü hastaneden alınan rapor gibi belgeler olabilir. Mahkeme kararının da istenebileceği durumlar olabilir. Bu belgeler, sigorta şirketinin tazminat ödeme sürecini doğru bir şekilde gerçekleştirmesi için gereklidir ve hak sahibinin bu belgeleri sunması zorunlu olabilir.

Burada süreden de bahsetmek gerekir; sigorta şirketleri, sigortalı bir olayın (örneğin bir kaza) sonucunda ortaya çıkan zararı tazmin etmekle yükümlüdürler. İşte bu yükümlülük, ihbar tarihinden itibaren başlar. Ancak, sigorta kuruluşu başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamamışsa veya verilen cevap talebi karşılamamışsa, zarar gören dava açabilir. Başvuru yapılmadan açılan tazminat davaları ise başta da söylediğimiz gibi “dava şartı yokluğu” nedeniyle usulden reddedilebilir.

Eğer trafik sigortasına başvuru yapıldıktan sonra 15 gün içerisinde cevap verilmemiş ya da talepleriniz karşılanmamışsa, dava açma ya da sigorta tahkim komisyonlarına başvuru yapma hakkınız vardır. Ancak, bu tür bir durumda sigorta şirketinin cevap vermemesi ya da talebinizin karşılanmaması durumunda mutlaka bir hukuki danışman ya da avukatla iletişim kurarak durumunuzu değerlendirmesi ve size danışmanlık hizmeti vermesi önerilir. Hukuki süreçlerin nasıl yönetileceği, hangi adımların izlenmesi gerektiği gibi konuları bir avukat ya da hukuki danışman yardımıyla daha iyi anlayabilir ve haklarınızı daha etkin bir şekilde koruyabilirsiniz.

Trafik Kazalarında Tedavi Giderlerinin Ödenmesi

Günümüz Türkiye şartlarında artan nüfusun beraberinde getirmiş olduğu en büyük problemlerden birisi de hiç şüphesiz trafikte yaşanan kazalardır. Giderek artış gösteren trafik kazaları hiç şüphesiz hukukun da ilgi alanı haline girmiş bulunmaktadır. Dolayısıyla insanların merak etmiş olduğu en büyük soruların başında trafik kazası yaşanması halinde hangi alacak kalemlerinin talep edilebileceği ve söz konusu kalemleri kimden talep edilebileceğidir. Bugünkü yazımızda bu soruların cevabını açıklamaya çalışacağız ve başlıkta da görüldüğü üzere Karayolları Trafik Kanununda ayrıca düzenlenmiş olan sağlık hizmet bedelleri ne şekilde talep edilebileceğini açıklamaya çalışacağız.

6047 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre motorlu bir aracın işletilmesinden kaynaklanan kazalarda motorlu aracın sahibi ve bağlı olduğu teşebbüs müştereken ve müteselsilen sorumludurlar. Ayrıca motorlu aracın işletenleri Karayolları Trafik Kanunun 91. Maddesi uyarın Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası yaptırmakla mükelleftirler. Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası kapsamına giren alacak kalemleri ise şunlardır:

  • Maddi Zararlar: Araçta oluşan değer kaybı dahil olmak üzere üçüncü kişinin ekonomik değerleri üzerinde oluşmuş olan zararlar
  • Sürekli Sakatlık: Üçüncü kişinin meydana gelen kazadan ötürü ömrünün geri kalanı için vücudunda oluşmuş olan maluliyetten ötürü talep edebileceği zarar kalemi
  • Sağlık Giderleri: Üçüncü kişinin meydana gelen kazadan dolayı yaptırmış olduğu tedavi giderleri
  • Destekten Yoksun Kalma Tazminatı: Üçüncü kişinin kazadan dolayı ölmesi sonucu desteğinden yoksun kalanların talep edebileceği tazminat kalemi

Motorlu aracın işletilmesinden kaynaklı bir kaza meydana geldiğinde zarar gören üçüncü kişi yukarıda sayılan kalemleri zarara sebebiyet veren ilgili motorlu aracın ZMSS kapsamındaki sigorta şirketinden talep edebilecektir.

Sağlık hizmet bedelleri, diğer adıyla tedavi giderleri Karayolları Trafik Kanunun 98. Maddesinde özel olarak düzenlenmiştir. Sağlık hizmet bedelleri, tedavi giderlerini ifade etmekte olup kazadan dolayı zarar gören şahsın vücut bütünlüğünü eski haline getirmek için yapılan her türlü tedavi masrafını ifade etmektedir. Söz konusu zararların nasıl karşılanacağı ise KTK m.98’te açık bir şekilde açıklanmaktadır. Buna göre trafik kazası sebebiyle yasada belirtilen tüm sağlık kuruluşlarının tedavi sebebiyle sunmuş oldukları sağlık hizmet bedelleri SGK tarafından karşılanacaktır. Buna göre tedavinin SGK ile anlaşması olmayan hastanelerde yapılsa dahi sağlık hizmet bedelleri SGK tarafından karşılanacaktır. İlgili 98.madde 2011 yılında değişikliğe uğramadan önce ilgili sağlık hizmet bedellerinden motorlu aracın sürücüsü, işleteni ve ZMSS kapsamındaki sigorta şirketi birlikte sorumluluk sahibiydiler. Ancak 2011 yılında yapılan değişiklikle sorumluluk SGK’ya devredilmiştir. Hatta geçici madde ile birlikte 2011 yılından önce gerçekleşen kazalarda da sağlık hizmet bedellerinin SGK tarafından karşılanmasına karar verilmiştir.

Ancak yukarıda da bahsedeceğimiz üzere SGK tüm tedavi giderlerinden değil, yalnızca belgelendirilmiş tedavi giderlerinden sorumludur. Yani bakıcı giderleri ve diğer tedavi giderleri SGK’nın teminatı kapsamında değildir. Buna göre tedavi giderleri için motorlu aracın işleteni, sürücüsü ve sigorta şirketinin sorumluluğu tamamen ortadan kalkmamakta, en azından SGK tarafından karşılanmayan tedavi giderleri bakımından sorumlulukları devam etmektedir.

Open chat
Whatsappdan mesaj at
Merhaba
Geçmiş Olsun.Size yardımcı olabiliriz.
Hemen Ara