Trafik Kazalarında Müterafik Kusur İndirimi
Ülkemizde gün geçtikçe trafik kazalarındaki artış devam etmektedir. Bu artışın çeşitli nedenleri olmakla birlikte en önemli faktörü insan farktörü olarak göstermemiz yanlış olmaz. İnsan faktörünü göz önünde bulundurarak bir trafik kazası halinde oluşabilecek zararların karşılanmasında yüklenici olarak kazaya sebebiyet veren kişi yani kusurlu taraf sorumluluk altına girmektedir. Ancak trafik kazası sonucunda kimlerin tazminat altına gireceğinin belirlenmesi göründüğü gibi kolay bir durum değildir. Bu tazminat taraflarının belirlenmesi hatta tazminat ödeyecek olan kişilerin bu tazminatı hangi oranda ödeyecekleri konusunda belli başlı kriterler mevcuttur. Tazminat sorumluluğu altına girecek olan kişiler kusurları ile orantılı olarak bir tazminat ödemek zorunda kalırlar. Bu kusur oranı ve buna bağlı olarak tazminat belirlenirken “müterafik kusur” kavramı oldukça önemli bir öneme sahip olmaktadır. Müterafik kusur, zarara uğrayan tarafın zararın doğmasında veya zararın artmasına sebebiyet verdiği hallerde ödenecek tazminat oranında indirim yapılması veya hiç tazminat ödenmemesine neden olan bir durumdur. Müterafik kusurdan bahsedebilmemiz için ve bu doğrultuda hükmedilen tazminatta indirim yapabilmek için kanunda da açıkça belirtilen bazı şartlar bulunmaktadır. Türk Borçlar Kanunu madde 52 bu şartların ne olduğunu bizlere açıklamaktadır. Zarar görenin ortak kusurundan bahsedebilmek için; zarar gören tarafından ortaya çıkmış bir haksız fiilin ortaya çıkması, bu doğrultuda bir zararın meydana gelmesi, zarar görenin kusurlu veya özensiz davranışının olması, zarar ile kusurlu davranış arasında bir nedensellik bağının oluşması gerekmektedir. Müterafik kusur kavramı içeriği itibari ile tazminat yükü altına girmiş olan kişinin bu yükümlülüğünü hakkaniyet gereği kısmi olarak hafifletme veya tamamen ortadan kaldırmak için ortaya çıkmıştır. Yani trafik kazası sonucu mağdur olan bir kimse sadece mağdur olduğu için bir tazminat elde etmektense, kendisininde bu mağduriyetinin ortaya çıkmasında belli başlı ihmalinin olup olmadığı kontrol edilmektedir. Trafikte yaya, sürücü, yolcu vb. şekilde bulunan kişilerin dürüstlük kurula göz önünde bulundurularak alması gereken sorumlulukları bulunmaktadır. Bu üzerlerine düşen sorumlulukları yerine getirmeyen kimseler mağdur dahi olsalar tazminat alamayabilirler. Özetle bu tür durumlarda sadece tek taraflı olarak bir sorumluluk yüklenmeyerek mağdur tarafında sorumlulukları olduğu konusunda bir hüküm bulunmaktadır. Motorlu araç sürücüsünün kast takmaması, yayaların karşıdan karşına geçerken yaya geçidini kullanmaması vb. durumlar neticenin meydana gelmesine doğrudan etki edebilecek konular oldukları için doğrudan müterafik kusur kapsamına girmektedir. Trafik kazalarında müterafik kusur indirimi Yargıtay tarafından belirlenen ve mahkeme kararlarında da sıklıkla uygulanan %20’ lik bir oran bulunmaktadır. Trafik kazalarında müterafik kusur olduğu belirlendiğinde mevcut tazminattan %20’lik bir indirim yapılmaktadır. Bu oranın altında veya üstünde yapılan bir indirimde verilen kararlar Yargıtay tarafından yanlış olarak belirlenmektedir. Bununla ilgili olarak aşağıda Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin, 2018/5461 E., 2019/10629 K., 13.11.2019 T. Sayılı ilamına göre:“Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir. Zararın meydana gelmesinde veya artmasında mağdurun da kusurunun bulunması halinde söz konusu olan müterafik kusur Borçlar Kanunu’nun 44. maddesinde (6098 sayılı TBK md. 52. md.) düzenlenmiştir. Buna göre zarara uğrayan, zarar doğuran eyleme razı olmuş veya kendisinin sebep olduğu hal ve şartlar zararın meydana gelmesine etki yapmış veya tazminat ödevlisinin durumunu diğer bir surette ağırlaştırmış ise, hakim tazminat miktarını hafifletebilir. Bu durumda mahkemece, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 52. (818 sayılı BK 44. md.) maddesi gereğince yolcu murisin alkollü olduğunu bildiği araca binmesinden dolayı davacı … hakkındaki tazminattan %20 oranında müterafik kusur indirimi yapılması gerekirken, %15 oranında indirim yapılması doğru değildir.” (YARGITAY 17. HD. 2018/5461 E., 2019/10629 K., 13.11.2019 T.). İncelediğimiz Yargıtay kararında göründüğü üzere söz konusu oranın üstünde veya altında verilen her türlü karar Yargıtay tarafından yanlış olarak nitelendirilmektedir.