Search for:
MALULİYET ORANI

MALULİYET ORANI NEDİR?

 Öncelikle maluliyet kelime anlamı olarak sakat olma durumunu ve vücutta sakatlığı ifade eder. Maluliyet tıbbi olarak engellilik kavramıyla aynı kullanılmaktadır.

Türk Borçla Kanununda maluliyet çalışmaya gücü olmamak şeklinde açıklanmıştır.

Maluliyet bir kaza veya hastalık sonucunda vücutta meydana gelen kısıtlanma hali, yetersizlik ya da vücut bütünlüğünde olan azalmadır. Vücudumuzdaki organların ve sistemlerin eksiksiz, yüzde yüz kapasite ile çalışması halinde kişi sosyal yaşamını sürdürmede bir zorluk yaşamaz.

Kişinin tam, eksiksiz, yüzde yüz olarak kabul gören vücut bütünlüğündeki eksiklik oranı malulüyet oranı olarak tanımlanmaktadır. Kişinin vücut fonksiyonlarında bu oranın yüzde yirmi ve üzerinde eksiklik olması halinde günlük hayatında sıkıntı çekmesi beklenmektedir.

Maluliyet kalıcı, geçici, tam ya da kısmi olabilir.

Tam maluliyet: Bu durumda kaza ya da hastalık gibi haller sonucunda kişinin vücut fonksiyonları kendi başına yerine getiremez, kişi günlük hayatını yaşayabilecek temel niteliklerini kaybeder.

Kısmi maluliyet: Bu durumda kaza ya da hastalık gibi haller sonucunda kişinin bir ya da birkaç organında işlev bozukluğunun olması. Kol, bacak gibi uvuzların kaybedilmesi gibi.

Kalıcı Maluliyet: Bu durumda kişinin yaşadığı kaza ya da hastalık gibi haller sonucunda vücudunda ömür boyu sürecek bir hasarın, zararın meydana gelmesi.

Geçici Maluliyet: Bu durumda kişinin yaşadığı kaza ya da hastalık gibi haller sonucunda vücudunda tedavi edilebilir bir hasarın, zararın meydana gelmesidir.

MALULİYETİN NEDENLERİ

  1. Doğumsal hastalılar
  2. Gelişimsel bozukluklar
  3. Hastalıklar, meslek hastalıkları
  4. Kazalar
  5. Kasten yaralamalar
  6. Vücut yapılarında eksilme ya da bozukluğa neden olan tıbbi uygulama hataları

MALULİYET DOSYALARINDA HASTALIKLARA GÖRE GENEL OLARAK İSTENENEN BELGELER

1- Olayın gerçekleştiği tarihteki tıbbi belgeler,

2- Olaydan sonra yapılan tedavilerle ilgili belgeler,

3- Grafilerin asılları,

4- Sosyal Güvenlik Kurulu raporları( iş kazaları için),

5- Tüm adli soruşturma dosyası,

6- Son durumu gösteren tıbbi belgeler,

7- Kişinin mesleği ve yaşı.

İLGİLİ MEVZUAT

28 Eylül 2021 tarih ve 31612 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlülüğe giren Maluliyet ve Çalışma Kaybı Tespiti İşlemleri Yönetmeliği uygulama alanı bulmaktadır. Aynı şekilde bu yönetmelik Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğinin yürürlülükten kaldırmıştır. Fakat Maluliyet ve Çalışma Kaybı Tespiti İşlemleri Yönetmeliği yürürlülüğe girmeden önce maluliyet durumunun tespiti isteğinde bulunmuş sigortalı ile bu kişilerin hak sahiplerinin itiraz ve kontrol işlemleri için yürürlülükten kaldırılan Maluliyet Tespiti Yönetmeliği uygulama alanı bulacaktır.

5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu yürürlülük alanı bulur.

MALULİYET RAPORU NEREDEN VE NASIL ALINIR?

Devlet üniversitesi hastaneleri, Sağlık Bakanlığı Eğitim ve Araştırma Hastaneleri ile Askeri Hastanelerde maluliyet teşkil edecek olan sağlık raporu tesis edilebilir. Bu türdeki hastanelerin bulunmaması halinde ise Devlet Hastanelerinden bu tür sağlık raporu alınabilir. Başta yazılan hastanelerden rapor alabilmek için Sosyal Güvenlik il ya da merkez müdürlüğü tarafından sizlere verilen bir sevk yazısında bildirilir.

Bu sevk sonucunda düzenlenen sağlık kurulu raporları diğer belgelerle birlikte sizin bağlı bulunduğunuz Sosyal Güvenlik İl ya da merkez müdürlüğünce dosya üzerinden görüşülmek üzere ilgili olan Kurum Sağlık Kuruluna gönderilir. Burada görüşülen maluliyet dosyası kabul ya da ret edilebilir. Ya da bu ikisi dışında ara karar da verilebilir.

Sizin başvurduğunuz sosyal güvenlik il ya da merkez müdürlüğünden sonuç alınabilir.

Sevk sonucunda düzenlenen ilk sağlık kurulu raporu karının yetersiz ya da eksik olduğu hallerde ilgili sağlık kurulunca ara karar verilir. Bu süre içerisinde dosyadaki eksik bilgi ve belgelerin tamamlanması istenir.

Eğer çalışma gücünün yüzde altmış oranında kaybettiği gerekçesiyle talep reddedilirse sağlık kurulu raporu bir kere de Yüksek Sağlık Kurulunda incelenmesi için ilgili bağlı bulunulan Sosyal Güvenlik İl ya da Merkez Müdürlüğünce bir dilekçe ile talep istenebilir. Bu sonuca da itiraz halinde is Tıp Fakültesi Konseylerinden ya da Adli Tıp Kurumundan görüş istenir.

Kimlerin malul sayılacağı Sosyal Sigortalar Kanunu Madde 53’te düzenlenmiştir. Buna göre:

  1. Kurum hastanelerince düzenlenecek sağlık raporları ve dayanağı tıbbi belgelerin incelenmesi sonucunda çalışma gücünün en 2\3’ünü kaybeden,
  2. Sosyal Sigortalar Kanununun 34. Maddesi gereğince yapılan tedavi sonucu yapılan inceleme sonucunda hazırlanacak olan sağlık raporlarında çalışma gücünün en az 2\3’ünü kaybettiği yazıyorsa,
  3. İş kazası ve meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünün en az yüzde altmışını kaybettiği, ilgili Sağlık Kurumlarınca tespit edilirse tespit edilen sigortalı kişi malul sayılır.

Malul olma oranının bazı unsurlar dikkate alınarak hazırlanmış cetvellerden faydalanılmak suretiyle belirlenmesine maluliyet oranı denir.

MALULİYET ORANI NASIL HESAPLANIR?

1.adım: Meslek grup numarası yazılır

2.adım: Arıza liste numarası bulunur

3.adım: Arıza sıra numarası bulunur

4.adım: Arıza ağırlık ölçüsü bulunur

5.adım: Daima iş görmezlik simgesi bulunur

6.adım: Yaşa göre maluliyet oranı saptanır

7.adım: Olay tarihindeki yaşa göre maluliyet oranı saptanır

TAYYİP TAŞKIN/HÜSEYİN DOĞAN

İKAME ARAÇ BEDELİ (ARAÇTAN YOKSUN KALMA TAZMİNATI)


İKAME ARAÇ BEDELİ (ARAÇTAN YOKSUN KALMA TAZMİNATI)
Kaza sonucunda aracını kullanamayacak olan kişinin, kullanamadığı zaman aralığındaki giderler düşülerek o araç modeli dikkate alınarak kendisine bir araç tesis edilmesi sonucunda oluşan giderin zarar veren kişi tarafından ödenmesinin istenmesidir.
 
İKAME ARAÇ NEDİR?
İkame araç; aracın kaza yapması sonucunda eksper tarafından objektif olarak yapılan incelemeye göre,  almış olduğu hasar nedeniyle trafiğe çıkamamasına karar verilmesi sonucunda aracın sahip olduğu sigorta kuruluşunun sigorta sahibi kişiye kullanması amacıyla verdiği araçtır. İkame edilen aracın sigorta edilen araca yakın özelliklere sahip olması gerekmektedir. Sigorta şirketinin hasarlı araca uygun ikame aracı verememesi durumunda kişi hasarlı araca uygun bir araç kiralayabilir ve gerekli olan tüm masrafları sigorta kuruluşuna yönlendirebilir( Fatura karşılığında). Küçük hasarın durumunda trafiğe çıkamama durumu söz konusu olmadığından ikame araç tesis edilmez.
 
İKAME ARAÇDAN YARARLANABİLMEK İÇİN YERİNE GELMESİ GEREKEN ŞARTLAR NELERDİR?
İkame araç hizmetinden yararlanabilmek için bazı şartların yerine gelmesi gerekmektedir. Bu şartlar sigorta şirketleri tarafından belirlenir. Genel şartlar olarak aşağıdaki maddeler sayılabilir:
1-Aracın kaza yapması sonucunda ortaya çıkan hasar bağımsız bir eksper tarafınca onaylanmış olası gerekmektedir.
2- Hasar gören aracın yirmi dört saat içerisinde tamir edilemiyor olması gerekmektedir.
3- Aracın seyir halindeyken hasara uğramalıdır. Durağan halde veya park halinde kazanın olmaması gerekmektedir.
4- Eksper ile aracı tamir edecek olan servisin anlaşmaları gerekmektedir. Anlaşmaları halinde araç servise verilir. Eğer anlaşamazlarsa konu sigorta kuruluşuna gider.
5- Verilen süreden önce araç tamir edilirse ikame aracın geri verilmesi gerekmektedir.
 
Sigortaya sahip sürücülerin, her sigorta kuruluşunda değişebilmekle beraber genellikle yılda bir ya da iki defa ikame araç talebinde bulunmaları mümkündür.
İkame araç bedeli bilirkişi tarafından piyasa göz önüne alınarak hesaplanır.
İkame araç bedeli hesaplandıktan sonra kişinin arabasını kullanamadığı günler kapsamında aracı kullansa idi yapacağı masraflar (yakıt masrafı amortisman gideri gibi) bu hesaplamadan düşülür.
Sigortalının ikame araçla geçtiği tüm otoyol ve köprü paraları ile cezaların parası sigorta ettiren tarafından ödenir.
İkame dilen araç genellikle hasarın giderilmesine kadar verilir.
Sigorta kuruluşlarınca değişmekle beraber ikame araç süresi yedi ve on beş gün arasında değişebilir.
 
İKAME ARAÇ TAZMİNATI
İkame araç tazminatı ise hasar gören aracın trafiğe çıkamaması nedeniyle ortaya çıkan zarara denir. Onarım aşamasında olan aracın kullanılamamasında dolayı kazada kusuru olan taraf( araç sürücüsü ve/veya araç sahibi) sorumludur. Türk Borçlar Kanunu 49. Madde çerçevesince zararın tazmini için kusurlu tarafa başvurulmamaktadır. Aracı hasar gören kişi tazminatı karşı taraftan ya da karşı tarafın sigorta şirketinden isteyebilir.
Tazminat miktarının belirlenmesinde; aracın modeli ve markası, aracın özellikleri, aracı sigorta yaptıran şahsın aracı ne sıklıkla kullandığı, aracın bugüne kadar yapmış olduğu kilometresi, aracın onarım süresi, aracın değeri, aracın trafiğe çıkış tarihi ikame araç için ödenmesi gereken tutar gibi unsurlar dikkate alınır.
İkame araç tazminatının hesaplanmasında ticari araç ve ticari olmayan, hususi araç ayrımına dikkat etmek gerekmektedir. Kullanılamayan aracın; taksi, otobüs gibi ticari amaçla kullanılması nedeniyle ortaya çıkan zarar ticari araçlarda kazanç kaybı tazminatını konusunu oluşturur ve tazminat hesaplanırken ticari kazanç da göz önüne alınarak hesap yapılır.
Araçtan yoksun kalma tazminatı trafiğe çıkamayan hasarlı aracın günlük ikame araç bedeliyle, onarım nedeniyle trafiğe çıkamadığı gün sayısının çarpımı sonucunda hesaplanarak bulunur.
Araç değer kaybı için dava açabilmek için görevli mahkeme; sigorta kuruluşuna karşı dava açmak isteniyorsa Asliye Ticaret Mahkemesine başvurulur, araç sürücüsü ve\veya sahibine karşı dava açmak isteniyorsa Asliye Hukuk Mahkemesine başvuru yapılır. Burada dikkat edilmesi gereken diğer bir noktada da sigorta kuruluşuna karşı Asliye Ticaret Mahkemesinde dava açabilme için arabuluculuk yolunun denenmiş olması gerekmektedir.
Araç değer kaybı davalarında yetkili mahkeme birçok yer olabilir: kazanın gerçekleştiği yer, kazada zarara uğrayan kişinin yerleşim yerinin olduğu yerdeki mahkeme gibidir.
Eğer sigorta şirketine iki yıl içinde başvuru yapılmazsa zamanaşımı süresi dolmuş olur.
Unutulmaması gereken önemli bir husus da taraflar eğer mahkemeye gitmek istemiyorlarsa Sigorta Tahkim Kuruluşuna başvurarak uyuşmazlığı burada çözümleyebilirler.
 
KISACA İKAME ARAÇ BEDELİ
Türk Borçlar Kanunu’nun 49. Maddesi hükmünce ikame araç bedeli kusurlu olan tarafa yüklenir. Aracı servise giden tarafın aracının kilometresi, aracın tamiri için geçmesi gerekli olan sürenin, aracı ne sıklıkla kullandığı ve kendisine verilecek olan ikame aracın ücreti ödenmesi gereken tazminatın belirlenmesinde değerlendirilmesi gereken önemli hususları oluşturur. Bu değerlendirilecek kriterler uzmanlık gerektirmektedir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 266. Maddesi hükmünce hakim; taraflardan birinin veya kendiliğinden, çözümü hukuk dışında teknik bilgi gerektiren durumlarda bilirkişiye başvurur. Türk Borçlar Kanunu’nun 50\2. Maddesi hükmünce eğer zararın tutarı net olarak ispatlanamıyorsa hakim, olayı göz önünde tutarak ve kendi hakkaniyetini kullanarak tazmin edilmesi gerekli olan miktarı tespit edebilir. Son olarak kusuru bulunmayan tarafın zararı kusurlu bulunan tarafça giderilir.

HÜSEYİN DOĞAN

SİGORTA TAHKİM KOMİSYONU

SİGORTA TAHKİM KOMİSYONU

Sigorta tahkim komisyonu, sigorta sözleşmelerinden ve bunlara ilişkin uyuşmazlıkların çözümü için
yapılan başvuruları değerlendiren komisyondur. Sigorta sözleşmeleri sigorta yaptıran kişi ile sigorta
kuruluşu tarafından yapılan bir sözleşmedir ve bu sözleşmeler kural olarak belirli bir şekilde
yapılmazlar.
Sigorta tahkim komisyonunun tercih edilmesindeki en büyük avantaj dava açılmasında göre daha
ucuz ve zor olmayan bir yöntem olmasıdır.
5684 sayılı Sigortacılık Kanunu ( Özellikle 30. Madde), 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu, 6098 sayılı Türk
Borçlar Kanunu ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümleri uygulama alanı bulmaktadır.
Sigortacılık tahkimi zorunlu bir yol olmayıp isteğe bağlıdır. Uyuşmazlığı çözmek için Sigorta Tahkim
Kurulu tarafından hakim belirlenir ve komisyonun vermiş olduğu karar mahkeme kararı niteliğindedir.
Uyuşmazlığın Komisyona gidebilmesi için sigortacıyla uyuşmazlığa düşen kişinin sigortacıya gerekli
başvuruları yapmış olması ve olumsuz yanıt alması gerekiyor veya sigorta kuruluşunun kendisine
başvurulmasından itibaren on beş gün içerisinde yazılı cevap vermemesi halinde de komisyona
başvurulabilir.
Tahkime başvurabilmek için uyuşmazlığın mahkemeye, Tüketici Hakem Heyetine ve kanundaki diğer
hallerdeki tahkime gelmemiş olması gerekir.
Komisyona başvurabilmek için uyuşmazlığın, sigorta şirketinin tahkim sistemine üye olduğu tarihten
önce olmaması gerekmektedir.
Uyuşmazlık için Komisyona yapılan başvurunun form doldurularak yapılması zorunludur.
Sigorta Tahkim Komisyonuna sigorta yaptıran kişi ya da yapılan sigortadan bir menfaati olan kişiler
başvuru yapabilir.
Sigorta şirketlerinden tahkim sistemine üye olmak isteyenler bunu yazılı olarak Komisyona
bildirmeleri gerekir. Sigorta tahkim sistemine üye olana şirketlerle uyuşmazlığa düşenler yapmış
oldukları sözleşmede tahkime gidebileceklerine dair özel bir madde olmasa dahi tahkimden
yararlanabilirler.
Tahkim; komisyonun merkezine, başvuru yapan kişinin ikametgahının olduğu yere veya rizikonun
gerçekleştiği yerdeki büroya başvuru yapılabilir. Başvuru bizzat sigortacıyla uyuşmazlığa düşen kişi
tarafından yapılabileceği gibi vekili tarafından da yapılması mümkündür.
Sigorta tahkim komisyonuna başvuru belli bir süreye tabi tutulmamıştır. Ancak Türk Borçlar
Kanunundaki genel zamanaşımı olan on yıl burada da geçerlidir. 15.01.2022 tarihi itibariyle
Komisyona yapılan başvurular sadece online üzerinden kabul edilmektedir.
Tahkim başvurusunda gereken belgeler: Başvuru formu, sigorta yaptıranın sigorta kuruluşundan
aldığı olumsuz cevap yazısı ve sigorta kuruluşunun kendisine başvurulmasından itibaren on beş gün
içerisinde yazılı cevap vermediğini ispatlayan belge başvuruda bulunması gereken temel belgelerdir
ayrıca Komisyon ek belgeler talep edebilir.
Başvuru miktarı başvuru ücretine göre artış göstermektedir. 5000 TL’ye kadar olan uyuşmazlıklarda
100 TL, 5001 TL – 10000 TL arasında 250 TL, 10001 TL – 20000 TL arasında 350 TL ve 20001 TL’den
fazla olan uyuşmazlıklarda ise başvuru ücreti uyuşmazlığın %1.5’udur.
Yapılan başvuru ilk olarak raportör tarafından incelenir. Raportörün yapacağı bu inceleme daha çok
başvurunun şekil şartına uygun olup olmadığıyla ilgilidir. Raportör on beş günde yapacağı
incelemeleri tamamlar ve uyuşmazlığın esasına göre karar veremediği için sigorta hakemine gönderir.
Hakemler, sigorta hakem listesinden Komisyon tarafından seçilir. Sigorta uyuşmazlığının 15000
TL’den fazla olması halinde heyet oluşturulması gerekmektedir. Hakemlerin göreve başladıkları
tarihten itibaren dört ay içerisinde karar vermeli gerekir. Dört ay içerisinde hakemlerin karar
vermemeleri üzerine ihtilaf mahkeme tarafından çözülür.
Komisyonun önüne gelen, 5000 TL’ye kadar olan uyuşmazlıklarda Komisyonun verdiği karar kesindir,
itiraz edilemez. Uyuşmazlığın 5000 TL – 40000 TL arasında olması durumunda bir kereliğine
Komisyonun verdiği karara karşı itiraz edilebilir fakat bunun on gün içerisinde yapılmış olması gerekir.
40000 TL’den fazla olan uyuşmazlıklarda ise itiraza karşı verilen kararı taraflarca temyiz edilebilir.

İKAME ARAÇ BEDELİ (ARAÇTAN YOKSUN KALMA TAZMİNATI)

İKAME ARAÇ BEDELİ (ARAÇTAN YOKSUN KALMA TAZMİNATI)
İkame araç; aracın kaza yapması sonucunda eksper tarafından objektif olarak yapılan incelemeye göre,  almış olduğu hasar nedeniyle trafiğe çıkamamasına karar verilmesi sonucunda aracın sahip olduğu sigorta kuruluşunun sigorta sahibi kişiye kullanması amacıyla verdiği araçtır. İkame edilen aracın sigorta edilen araca yakın özelliklere sahip olması gerekmektedir. Sigorta şirketinin hasarlı araca uygun ikame aracı verememesi durumunda kişi hasarlı araca uygun bir araç kiralayabilir ve gerekli olan tüm masrafları sigorta kuruluşuna yönlendirebilir( Fatura karşılığında). Küçük hasarın durumunda trafiğe çıkamama durumu söz konusu olmadığından ikame araç tesis edilmez.
İkame araç hizmetinden yararlanabilmek için bazı şartların yerine gelmesi gerekmektedir. Bu şartlar sigorta şirketleri tarafından belirlenir. Genel şartlar olarak aşağıdaki maddeler sayılabilir:
1-Aracın kaza yapması sonucunda ortaya çıkan hasar bağımsız bir eksper tarafınca onaylanmış olası gerekmektedir.
2- Hasar gören aracın yirmi dört saat içerisinde tamir edilemiyor olması gerekmektedir.
3- Aracın seyir halindeyken hasara uğramalıdır. Durağan halde veya park halinde kazanın olmaması gerekmektedir.
4- Eksper ile aracı tamir edecek olan servisin anlaşmaları gerekmektedir. Anlaşmaları halinde araç servise verilir. Eğer anlaşamazlarsa konu sigorta kuruluşuna gider.
5- Verilen süreden önce araç tamir edilirse ikame aracın geri verilmesi gerekmektedir.
Sigortaya sahip sürücülerin, her sigorta kuruluşunda değişebilmekle beraber genellikle yılda bir ya da iki defa ikame araç talebinde bulunmaları mümkündür.
İkame araç bedeli bilirkişi tarafından piyasa göz önüne alınarak hesaplanır.
İkame araç bedeli hesaplandıktan sonra kişinin arabasını kullanamadığı günler kapsamında aracı kullansa idi yapacağı masraflar (yakıt masrafı amortisman gideri gibi) bu hesaplamadan düşülür.
Sigortalının ikame araçla geçtiği tüm otoyol ve köprü paraları ile cezaların parası sigorta ettiren tarafından ödenir.
İkame dilen araç genellikle hasarın giderilmesine kadar verilir.
Sigorta kuruluşlarınca değişmekle beraber ikame araç süresi yedi ve on beş gün arasında değişebilir.
İkame araç tazminatı ise hasar gören aracın trafiğe çıkamaması nedeniyle ortaya çıkan zarara denir. Onarım aşamasında olan aracın kullanılamamasında dolayı kazada kusuru olan taraf( araç sürücüsü ve/veya araç sahibi) sorumludur. Türk Borçlar Kanunu 49. Madde çerçevesince zararın tazmini için kusurlu tarafa başvurulmamaktadır. Aracı hasar gören kişi tazminatı karşı taraftan ya da karşı tarafın sigorta şirketinden isteyebilir.
Tazminat miktarının belirlenmesinde; aracın modeli ve markası, aracın özellikleri, aracı sigorta yaptıran şahsın aracı ne sıklıkla kullandığı, aracın bugüne kadar yapmış olduğu kilometresi, aracın onarım süresi, aracın değeri, aracın trafiğe çıkış tarihi ikame araç için ödenmesi gereken tutar gibi unsurlar dikkate alınır.
Kullanılamayan aracın; taksi, otobüs gibi ticari amaçla kullanılması nedeniyle ortaya çıkan zarar ticari araçlarda kazanç kaybı tazminatını konusunu oluşturur ve tazminat hesaplanırken ticari kazanç da göz önüne alınarak hesap yapılır.
Araçtan yoksun kalma tazminatı trafiğe çıkamayan hasarlı aracın günlük ikame araç bedeliyle, onarım nedeniyle trafiğe çıkamadığı gün sayısının çarpımı sonucunda hesaplanarak bulunur.
Araç değer kaybı için dava açabilmek için görevli mahkeme; sigorta kuruluşuna karşı dava açmak isteniyorsa Asliye Ticaret Mahkemesine başvurulur, araç sürücüsü ve\veya sahibine karşı dava açmak isteniyorsa Asliye Hukuk Mahkemesine başvuru yapılır. Burada dikkat edilmesi gereken diğer bir noktada da sigorta kuruluşuna karşı Asliye Ticaret Mahkemesinde dava açabilme için arabuluculuk yolunun denenmiş olması gerekmektedir.
Araç değer kaybı davalarında yetkili mahkeme birçok yer olabilir: kazanın gerçekleştiği yer, kazada zarara uğrayan kişinin yerleşim yerinin olduğu yerdeki mahkeme gibidir.
Eğer sigorta şirketine iki yıl içinde başvuru yapılmazsa zamanaşımı süresi dolmuş olur.
Unutulmaması gereken önemli bir husus da taraflar eğer mahkemeye gitmek istemiyorlarsa Sigorta Tahkim Kuruluşuna başvurarak uyuşmazlığı burada çözümleyebilirler.
DESTEKTEN YOKSUN KALMA TAZMİNATI

DESTEKTEN YOKSUN KALMA TAZMİNATI

Hukuka aykırı bir şekilde ölen bir kişinin(eceliyle olmaması gerekiyor) hayattayken maddi yardımda bulunduğu kişilerin, onun ölümü sonucunda destekten mahrum kalması sonucunda destek alanların uğradığı zarardır. Zarardan kasıt malvarlığının eksilmesidir. Buna göre yoksun kaldıkları desteği tazminat olarak sorumludan isteyebilirler. Destekte bulunana kişinin ölmeyip yoğun bakımda kalması bile, destekten yoksun kalma tazminatına konu oluşturmaz ve böyle bir tazminat davası açılamaz. Desteğin sürekli bir şekilde devam etmesi gerekir yani bir kereliğine yardımda bulunmak destekten yoksun kalma tazminatı istenmesini sağlamaz.

Destekten kasıt bir kişinin bir başka kişinin bakımını kısmen veya tamamen üstlenmesidir. Bu bakım mutlak surette ihtiyacı olan kişiye yönelmelidir.

Ölüm olayı gerçekleşmeseydi ölenin muhtemel yaşama süresi, muhtemel çalışma ve destek olma süresi, destekten yoksun kalanların muhtemel yaşama süresi, destek alabilme süreleri, gelir durumu gibi unsurlara bağlıdır.

Maddi tazminat türüdür. Bunun yanında manevi tazminat da istenebilir. Manevi tazminat belirlenirken bazı unsurlar göz önüne alınır: Olayın tarihi, olayın nasıl meydana geldiği gibi. Manevi tazminatın amacı kişinin ölümü nedeniyle duyulan acı ve ıstırabın kısmen de olsa giderilmesidir.  Maddi tazminatın verilmesindeki amaç ölenin destek verdiği kişilerin hayatlarının ölüm nedeniyle kötüleşmesini önlemek, onların ölümden önceki ekonomik ve sosyal devam ettirebilmelerini sağlamak.

Destekten yoksun kalma tazminatını açabilmek için ölen kişiden yaşarken maddi destek alınması gerekiyor. Yaşarken destek almayan kişinin ölüm halinde destekten yoksun kalma tazminatı alması mümkün değildir.

Destekten yoksun kalabilmek için öncelikle bu desteğe ihtiyaç duymak lazım. Eğer bu destek olmazsa hayatlarında ekonomik bir boşluk meydana gelecek olan herkes bu desteğe ihtiyaç duyar.

Destekten yoksun kalma tazminatı alabilmek için illa akrabası (kan bağının bulunmasına) olmasına gerek yoktur. Destekten yoksun kalan kişinin mirasçı da olmasında gerek yoktur ayrıca mirası ret etmiş kişi de destekten yoksun kalma tazminatı isteyebilir. Hiçbir akrabalığı bulunmayan kişiler de bu tazminatı isteyebilir. Fakat bu kişilerin ölenden yaşarken destek aldıklarını kanıtlamaları gerekiyor. Ayrıca faydalanılan kişinin yardımı olmadan da ekonomik olarak seviyesini koruyabilen kişinin tazminat hakkı bulunmaz.

Birinci derece yakınların ( eşlerin birbirlerine, çocukların anne babalarına ve anne babaların çocuklarına)  ise yaşarken birbirlerine destekte bulundukları karine olarak kabul edilmektedir. Bu kişilerin destek aldıklarını ispatlamalarına gerek yoktur.

Hayatın olağan akışı içerisinde çocukların anne ve babalarına ileride bakacağı kabul edilir. Bu yüzden çocuğun ölmesi halinde onu öldüren kişiden de destekten yoksun kalma tazminatı istenebilir.

Destekten yoksun kalma tazminatında belirtilen destek ifadesinde yalnızca maddi destek anlaşılmamalıdır eylem ve düzenli olarak yapılan her türlü hizmet yardımları da bu tazminat türü kapsamında destek olarak kabul edilmiştir. Destek parasal yardım olabileceği gibi hizmet veya daha farklı şekillerde de olabilir.

Destekten yoksun kalma tazminatı davasında zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispatlamakla yükümlüdür. Uğranılan zarar net olarak tespit edilemiyorsa hakim hakkaniyete bağlı olarak tazminat bedelini belirler. Zarar görenin kusurlu davranışı olduğu ispatlanırsa hakim tazminat miktarını, kusuru oranında indirmesi gerekir. Zarar görenin ağır kusuru olması halinde ise tazminat istenen kişi tazminat sorumluluğundan kurtulur, bunu ölenden sorumlu tutulan kişi ispatlar.

Türk Borçlar Kanunu madde 53\3’te destekten yoksun kalma tazminatına yer verilmiştir.

Destekten yoksun kalma tazminatında yetkili mahkeme davalının yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesidir. Görevli mahkeme ise genel olarak asliye hukuk mahkemesidir.

Destekten yoksun kalma tazminatında zamanaşımı, destekten yosun kalan kişinin destek aldığı kişinin ölümünü öğrendiği tarihten itibaren 2 yıl ve her halukarda 10 yıldır. Ancak diğer kanunlarda düzenlenen fiilden kaynaklandıysa oradaki zamanaşımı geçerli olur.

Tazminatın hesaplanmasında birçok unsur göz önüne alınır. Destekte bulunan kişinin ekonomik durumu, ölmeseydi elde edeceği gelirler, aile durumu gibi unsurlar örnek olarak verilebilir.

Destekten yoksun kalma tazminatına karşı haciz işlemi uygulanamaz.

Destekten yoksun kalma tazminatı kural olarak haksız fiile dayanır ancak kanunda istisna olarak sözleşmeye dayanan bu tazminata örnek olarak taşıma, trafik ve iş hukuku düzenlenmiştir.

Zarar iki döneme ayrılır: bilinen dönem ve bilinmeyen dönem. Bilinen dönem zararı destek veren kişinin ölümünden zararın hesaplandığı güne kadar olan zaman dilimini içerir. Bilinmeyen dönem zararı ise raporun hazırlandığı tarihten itibaren destekten yoksun kalan kişinin desteğe muhtaç olduğu dönemi kapsar.

Destekten yoksun kalma tazminatını hesaplarken alınması gereken kriterler vardır. Özellikle birden fazla destekten yoksun kalan varsa ölene ait gelirin tamamının paydaşlar arasında paylaştırılmasının kabul edilmesi mümkün değildir. Ölenin, yaşamış olsaydı kendi yaşamsal ve sosyal ihtiyaçları için bir miktarını kendisi için ayıracağının kabul edilmesi gerekir. Bu pay Yargıtay’a göre en az, kişi kendi gelirinin yüzde otuzluk kısmını kendisine ayırır; kalan kısmını dağıtır. Sosyal Güvenlik Yasasına bakıldığında hak sahiplerine bağlanacak maaşlar da ölenin sağlığında almış olduğu gelirin, primi esas kazancının tamamı değildir. Burada dağıtılacak olan pay veya bağlanacak olan maaşlar kişiye ait gelirin yüzde yetmişi civarında bağlanır ve bu pay diğer paydaşlara maaş olarak paylaştırılır. Bu hesaplamalarda paylaştırmanın birtakım kıstasları var. Bu paylaştırma yapılırken öncelikle ihtiyaç sahiplerinin ihtiyacı olan miktarın dikkate alınması lazım.

KAZA TESPİT TUTANAĞI

KAZA TESPİT TUTANAĞI NEDİR?

Araç veya araçların karışmış olduğu trafik kazalarında söz konusu trafik kazasını belirten imgeleyen ve kazadaki tüm durumları belgeleyen bu yolla da kazadaki kusur hasar durumlarını açık bir şekilde ortaya koyan evrakın adıdır. Kaza tespit tutanağının kolu kuvvetleri ile beraber tutulabileceği gibi bazı durum ve şartlar yerine getirildiğinde ya da tam tersi bazı durum ve şartlar yerine getirilmediğinde kolluk kuvvetleri olmadan yalnızca araç sahibi veya araç sahiplerinin yalnız da  tutabileceği bir belge olduğunu bilmekle beraber bu şartları incelediğimizde yalnızca maddi hasarın oluşmuş olduğu trafik kazalarında taraflar birbirleriyle anlaşarak ve detaylı bir şekilde her olayı trafik kazasını aydınlatıcı şekilde anlatarak kendi aralarında bir kaza tespit tutanağı tutabilirler burada kolluk kuvvetlerini çağırmaları şart değildir fakat daha sonra bir sorun çıkması durumunda tarafların iddialarını ispat edebilmesi yönünden tuttukları bu kazağı tespit tutanağının kolu kuvvetleri tarafından tutulması durumu daha sağlıklı görünmektedir. Yaralanma ya da ölüm ile sonuçlanmış olan trafik kazalarında ise taraflar kendileri arasında anlaşsa bile kolluk kuvvetleri eşliğinde kaza tespit tutanağı tutulması zorunludur.

TUTANAK NASIL DOLDURULUR Ve AMACI NEDİR?

Söz konusu trafik kazası gerçekleştiğinde trafik kazasının taraflarından her ikisinin de ehliyet araç ruhsatı ve sigorta poliçelerinin geçerli olma şartı vardır eğer geçerli değillerse raporunu doldurulması mümkün olmayacaktır ve söz konusu kaza tespit tutanağı taraftar tarafından doldurulmuş olan bu tutanak geçerli bir evrak olarak nitelendirilemeyecektir. Bu kavramların geçerli olduğunu varsayımından sonra kaza tespit tutanağının doldurulmasına başlandığında kazanın tarihi saati ve yeri belirtilmekle başlanmalı ve ardından araçlar için ayrılmış 2 bölüm araç sahipleri sürücü bilgileri ve aracı ruhsat bilgileriyle ilgili bilgiler doldurulmalı sonra Trafik Sigortası poliçe bilgilerinin girilmesi ve yazılması tutanağın alt kısmında aracın darbe almış olduğu noktaların oklarla gösterilmesi ve trafik kazasının gerçekleştiği alanın taslağının çizilmesinin gerekli olduğunu ardından ise en alt kısma trafik kazasına karışan her iki tarafın kendi açılarından kazanın olmam biçimini beyan ettiği yazılar yazılır ve tarafların imzaları açılır bu şekilde kaza tespit tutanağı tutulmakta olup günümüzde sigorta bilgi ve gözetim merkezi tarafından çıkarılmış olan mobil kaza tutanağı uygulaması ile daha kolay bir şekilde kaza tespit tutanağı tutulabilmektedir. Kaza tespit tutanağını tutulmasındaki amaca baktığımızda kazanın oluş şeklini ve olaydaki hasarların tespit edilmesini ortaya koyan bir rapor olduğu fakat bu raporun tek başına bir kaza kusur oranı ya da derecesi belirleyemeyeceği kusur oranları ancak sürücülerin sigorta şirketlerinin değerlendirme ve incelemesinden sonra belirleneceği ve 3 gün içinde sonuçlanacağını söyleyebiliriz. Fakat kaza tespit tutanağı kaza ile ilgili önemli bir belgedir çünkü tarafların ileri c ya da kaza ile ilgili bir durum iddia etmesi noktasında hem zıt görüşün ya da iddia edilen durumun ispatlanması yönünden önemli bir belge niteliği taşıyabilmektedir özellikle kolluk kuvvetleri tarafından tutulmuş belgelere kendi taraflarından tutunmuş belgelerin nazaran daha az itiraz edebilme payı olmasından kaynaklı kolluk kuvvetleri tarafından tutulan kaza tespit tutanağının önemli bir uyuşmazlıkta ya da bir mahkeme yolunda daha önemli bir ispat delili olan bir evrak olduğunu söyleyebiliriz bu sebeple kişilerin Kendi başlarına kollu kuvvetleri olmadan tutmuş olduğu kaza tespit tutanağına iki tarafında onay vererek tutmasından kaynaklı olarak daha sonra itiraz ederek yanlışlık olduğunu belirtme Hakkı doğmayacaktır fakat kolluk kuvvetleri tarafından tutulan kaza tespit tutanağına kişilerin daha sonra eksik ya da yanlış tutulduğuna dair bir itiraz etme durumu söz konusu olabilmektedir.

TUTANAĞIN GECERSİZ OLDUĞU HALLER NELERDİR?

Kaza tespit tutanağı her durumda geçerli olabilecek ya da bir trafik kazasındaki tarafların her birinin doldurma hakkı olan ve doldurması sonucunda geçerli olabilecek bir belge ya de evrak değildir bu belge ya da evrakın geçerli olabilmesinin belirli şartları olmakla beraber bunun yanı sıra geçersiz olmasına sebep olacak bazı durumlarda vardır kaza tespit tutanağının kollu kuvvete olmadan yalnızca taraflarca tutulmasının her durumda geçerli olmadığını ve bunları detaylı incelediğimizde yukarıda da belirttiğimiz gibi taraflardan birinin ya da ikisinin de ehliyeti veya araçlarının ruhsatının olmaması durumunda tutulan kaza tespit tutanağı geçerli değildir araçlardan en az biri olmak üzere trafik sigortası bulunmaması durumunda da aynı şekilde doldurulan tutanak geçerli değildir. Bunların yanı sıra trafik kazası meydana geldiğinde kazaya karışan araçlardan birinin kamuya ait olması ya da kaza sonucu bir kamu malına zarar doğması sonucunda kolluk kuvveti olmadan tutulan kaza tespit tutanağı geçerli olmayacaktır aynı şekilde sürücülerden en az birinin 18 yaşının altında olması kazada ölüm ya da yaralanmanın olması sürücülerden birinin ya da ikisinin de alkol veya uyuşturucu madde şüphesi olması durumunda kolluk kuvvetleri olmadan tutulan kaza tespit tutanağı geçerli olmayacaktır. O yüzden kaza anında kolluk kuvvetleri eşliğinde ve kolluk kuvvetlerince kaza tespit tutanağının tutulması en sağlıklı olan durumdur.

HÜSEYİN DOĞAN

ARAÇ DEĞER KAYBI

ARAÇ DEĞER KAYBI NEDİR?

Araç değer kaybı dediğimiz kavrama bakacak olursak değer kaybının yaşanan bir trafik kazası sonucunda hasar almış ve bu durumun sonucunda söz konusu hasar sebebiyle  bakım tamirat gibi işlemleri yapılmış olan aracın bu işlemler sonucu piyasadaki artık geçerli olmuş olacak veya olan maddi değerinin esas değerinden daha düşük olmasını ifade eden bir kavramdır yani kısaca araç değer kaybının söz konusu kaza sonucunda araç üzerinde ve araç değerinde yapmış olduğu kayıp bedelidir. Söz konusu bu değer kaybı “KARAYOLLARI MOTORLU ARAÇLAR ZORUNLU MALİ SORUMLULUK SİGORTASI GENEL ŞARTLARINDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR GENEL ŞARTLAR” hükümlerinde belirtilmesi üzerine talep edilme sonucunda kurum tarafından belirlenen usul ve esaslar göz önüne alınarak atanmış olan sigorta eksperince tespit edilmektedir.  Hukuk sistemimiz değer kaybı kavramının net bir şekilde açıklamamakla birlikte sistemimizdeki kanunlar kanun hükümleri ve sigorta hükümlerine bakıldığında yukarıdaki gibi bir kaza sonucu aracın değerindeki düşüş olarak nitelendirilmesi doğru olacaktır. Değer kaybının karşılanması ve sorumluluğu ile ilgili inceleme yaptığımızda TTK m.1409 hükmüne göre yaşanan kaza durumunda kazada bulunan taraflardan kusurlu olan tarafın trafik sigortasının kaza sonucu meydana gelmiş hasar ve zararı karşılama sorumluluğu ve bununla birlikte direkt olarak zarar olarak nitelendirilebilen değer kaybını telafi etme sorumluluğu olduğunu görürüz. KTK m. 85 hükmüne bakıldığında ise ‘’ Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.’’ İfadesinin değer kaybıyla ilişkilendirilebileceği aşikardır.

Değer kaybının talep edilmesi durumunda karşımıza ‘’kimden talep edileceği’’ sorusu da çıkmaktadır. Kazadaki kusursuz tarafın araç değer kaybı varsa bu değer kaybı kazaya sebep olmuş taraf veya söz konusu tarafın zorunlu trafik sigortasınca karşılanır. Tabi değer kaybının ve zararlarının tamamının direkt olarak bu şekilde istenebilmesi için tarafın yaşanılan kazada tamamen kusursuz olması gerekmektedir. Kusur oranına göre talep edilecek değer kaybı ve zararların tutarının değişeceği göz önünde tutulmalıdır. Kazadaki kusursuz taraf değer kaybının karşılanması için ekspertiz raporu alarak kusurlu tarafa dava açma ya da Sigorta Tahkim Komisyonu’na başvurma yollarını kullanarak değer kaybını talep edebilir.

ARAÇ DEĞER KAYBINI KİM KARŞILAR VE NASIL TALEP EDİLİR?

Öncelikle araç değer kaybı talebinin şartlarına bakacak olursak;

Söz konusu motorlu taşıtların dahil olmuş olduğu bir kaza sonrasında oluşmuş olan değer kaybını tahsil edebilmek için bu taleple ilgili bazı şartların yer aldığını bilmeliyiz. Araç değer kaybı davası da diyebileceğimiz bu durumla ilgili şartlara baktığımızda bu şartlardan iyi ki kazada suçlu olan tarafın değer kaybını talep eden taraf olmaması gerektiğini ve kazanın 2 motorlu araç arasında gerçekleşmiş olması gerektiğini Bunun yanı sıra kaza olay yerinde olay gerçekleştikten sonra tutanak tutulma kaydıyla kaydedilmiş olmalı, zaman aşımı süresi olan iki yıl geçirilmeden talep edilmeli , olaydaki söz konusu aracın 125.000 kilometrenin üstünde olması şartıyla birlikte araç 10 yaşından büyük olmamalı ve kazadaki karşı tarafın trafik sigortasının olması durumunda bu sigortadan olmaması durumunda değer kaybının kendi tarafından ödenmesi gereklidir. Araç değer kaybını kimin ödeyeceği konusunu daha detaylı incelersek söz konusu trafik kazasında kusurlu olan tarafın trafik sigortasının diğer tarafın araç değer kaybını telafi etmek zorunda olduğunu dolayısıyla da trafik sigortasının araç değer kaybını karşıladığı bilgisinin doğru olduğunu eğer söz konusu aracın yapmış olduğu kasko poliçesinde bununla ilgili bir maddenin yer alması durumunda söz konusu kasko şirketi bu madde hükmünce değer kaybını karşılayabilmekte fakat böyle bir hüküm yoksa kaskonun karşı tarafın değer kaybını karşılama gibi bir zorunluluğu olmadığını kusurlu tarafı kendi kaskosunun kendi aracının değer kaybından sorumlu olduğunu söyleyebiliriz.

ARAÇ DEĞER KAYBI BAŞVURUSU NASIL YAPILMAKTADIR?

Bir trafik kazası sonucu trafik kazasına karışmış olan motorlu aracın değer kaybının tazmin edilmesi ve bunların yanında söz konusu aracın değer kaybının minimum indirilmesi için araç değer kaybı başvurusu araç sahibi tarafından yapılmalıdır. Bu başvuru için söz konusu kaza ve kaza ile ilgili tutulmuş olan trafik kazası tutanağında yer alan kusur durumu incelenmeli ve bu tutanağın her halükarda önemli bir belge olduğunu ve gerekli olduğunu bunun yanında araçla ilgili söz konusu usul ve esaslar doğrultusunda alınmış olan ekspertiz raporu ve aynı şekilde aracın bakım tamir gibi işlemlerinden sonra ödeme ile ilgili alınmış olan fatura, tramer kaydı  ve araç ruhsatı ile birlikte karşı tarafın trafik sigortası şirketine başvuru gerçekleştirilebilmektedir. Bu durumda araçtaki kusur durumları incelenerek her iki tarafında kusurları göz önünde bulundurarak değer kaybı hesaplanmaktadır. Söz konusu başvuru sonrasında karşı tarafın sigorta şirketinin değer kaybı masrafını karşılamayı reddetmesi durumunda eğer söz konusu sigorta şirketi sigorta tahkim komisyonunu üye ise sigorta tahkim komisyonuna ya da yetkili mahkemelere başvuruda bulunulmalıdır. Eğer karşı tarafın sigorta şirketi sigorta tahkim komisyonuna üye değilse direkt olarak yetkili mahkemelere başvuruda bulunulmalıdır. Bu durumda ise başvurulacak olan mahkemeler Asliye hukuk ve Asliye Ticaret Mahkemeleridir. Bu mahkemeler söz konusu durumlarla ilgili yetkili mahkemelerdir. Başvuru ile ilgili zaman aşımı süresinin 2 yıl olduğu ve bu 2 yıllık süre içerisinde mahkemelere dava açılabilmekte olup karşı tarafın sigortasının bulunmaması durumunda ise direkt olarak karşı tarafın kendisine dava açılıp söz konusu değer kaybı talep edilebilmekte olup bu değer kaybı bedeli bu şekilde tazmin edilebilmektedir.

KISACA ARAÇ DEĞER KAYBI BAŞVURUSU

Araç değer kaybı başvurusu için 2 taraf arasında gerçekleşmiş olan trafik kazasında değer kaybını talep edecek kişinin kusursuz olmakla beraber kusurlu olan tarafın sigorta şirketine başvurabileceğini söyleyebiliriz.

Kusurlu olmayan taraf, aracının daha önce değer kaybına uğramamış şartıyla birlikte ve zarar görmüş olan araç parçasının kazadan önce tamirat ve tadilat yapılmamış olma şartını sağlaması durumunda kusurlu olan tarafın tarafın sigorta şirketinin araç değer kaybını karşılama zorunluluğu bulunduğunu fakat başvuru sonucu söz konusu şirketin reddetmesi durumunda da şirketin komisyona üye olması şartıyla Sigorta Tahkim Kurulu’na veya komisyona üye olup olmadığına dikkat etmeksizin direkt olarak Asliye hukuk ve Asliye Ticaret mahkemelerine değer kaybının karşılanması ve diğer zararlarla ilgili tazmin edilme talebinde bulunulabilir.

HÜSEYİN DOĞAN

SİGORTA TAHKİM KOMİSYONU NEDİR?

SİGORTA TAHKİM KOMİSYONU NEDİR VE GÖREVLERİ NELERDİR?

Sigorta tahkim komisyonu 2008 yılında 5684 sayılı sigortacılık kanunu madde 30 hükmü kapsamında sigorta ve reasürans şirketleri birliği gözetiminde kurulmuş olan bir komisyondur. Söz konusu komisyon sigorta sözleşmesinde yer alan maddelerle ilgili ya da sigortalı ve sigorta şirketi tarafından yapılan anlaşma ile ilgili uyuşmazlıkları gidermeye çalışan bir kurumdur bu komisyonun üyeleri arasında bir tane  temsilcisi , iki tane birlik temsilcisi bir tane tüketici derneği temsilcisi ve bir tane de akademisyen hukukçu temsilci yer almaktadır. Söz konusu komisyonun tanımı ve görevi kısaca böyleyken bu komisyona başvuru yapmanın süresi ve bazı şartları bulunmaktadır. Bu durumları inceleyecek olursak, sigorta tahkim komisyonuna yapılacak olan başvurular önce röportajlar tarafından incelenmekte olup bir çözüm sonucu almayan olaylar bağımsız Sigorta hakemlerine iletilmektedir. Söz konusu komisyonun bir olayı incelemesi için o uyuşmazlıkla ilgili durumun mahkemeye ya da tüketici sorunları hakem heyetine gitmemiş olması gerekmektedir. Sigortalı ile bir sigorta şirketi ya da üçüncü kişi ve sigorta şirketi arasında bir uyuşmazlık sonucu sigorta tahkim komisyonuna başvurmanın bazı şartları vardır bu şartlardan biri söz konusu olaydaki sigorta şirketinin sigorta tahkim komisyonuna üye olması gerekmektedir Bunun yanı sıra sigorta tahkim komisyonuna başvurmanın bir diğer şartına bakacak olursak başvuran kişinin sigorta tahkim komisyonundan önce sigorta şirketine başvurmuş olması ve bu başvuru sonucu sigorta şirketinden ret cevabı ya da 15 iş günü içerisinde cevap gelmemesi durumunda ancak sigorta tahkim komisyonuna başvuru yapılabileceği yukarıda da belirttiğim gibi sigorta tahkim komisyonuna üye olmayan bir sigorta şirketinin komisyona başvurarak o şirketle ilgili uyuşmazın çözülmesi istendiğinde komisyonun bunu dikkate almadı ve kendisine üye olan sigorta şirketleri ile ilgili uyuşmazlıkları dikkate aldığını unutmamalıyız. Peki söz konusu sigorta tahkim komisyonuna başvuru için neler gereklidir hangi belgeler gereklidir sorusunu cevaplamamız gerekirse buna da şu şekilde cevap vermemiz gerekir:

İlk olarak başvuran kişinin ıslak imzasının yer aldığı ve detaylıca eksiksiz bir biçimde doldurulmuş başvuru formu , bu başvuru formunu yapan kişinin kimlik belgesi fotokopisi,  bu başvuru formu ile ilgili sigorta tahkim komisyonunun belirlediği başvuru ücretinin ödenmesine dair bir makbuz, öncelikle sigorta şirketine başvurulduğuna ve oradan olumsuz yanıt geldiğine ya da hiç yanıt gelmediğine dair belge, sigorta şirketine gönderilmiş olan müracaatla ilgili yazılı evrak ve bunların yanında başvuran kişinin komisyondan beklediği şeyi açık ve çeşitli evraklarla ispatlama yönteminde kendisine yardımcı olacak bu evrakları da kullanarak talep etmek istediği şeyi açık ve net bir biçimde belirtmiş olduğu bir evrakla yani bir yazıyla başvuru yapılabilir.

KOMİSYONA BAŞVURU YAPMANIN ÜCRETİ

Sigorta tahkim komisyonuna başvuru yapmanın bir ücreti olmakla beraber bu ücret  incelendiğinde 5000 tl’ye kadar olan uyuşmazlıklarla ilgili başvurular için 100 tl, 5001 ile 10.000 tl arasındaki uyuşmazlıklar için yapılan başvurular 250 tl, 10.001 ve 20.000 tl arasındaki uyuşmazlıklar için yapılacak olan başvuruların 350 tl ve uyuşmazlık tutarının 20001 tl ve bu bedelden yüksek olan uyuşmazlık durumları için en az 350 tl olmakla beraber başvuru bedelini uyuşmazlık tutarının %1,5’u  olduğunu söyleyebiliriz. Belirtilen bu ücretler dışında hukuk mahkemeleri kanunu hükümleri kapsamında söz konusu olaydaki hakemlerin yargılamanın masraflarını da maliyeti ekleyebileceğini ve bu şekilde ödemenin miktarının artabileceğini de bilmekteyiz.

KOMİSYONA BAŞVURU YAPILAN DOSYA NASIL SORGULANIR?

Sigorta tahkim komisyonuna yapılmış olan bir uyuşmazlıklarla ilgili başvuru sonrasında bu başvurunun ön incelemesi komisyon tarafından 15 gün içerisinde raportörler tarafından tamamlanmakta ve bunun ardından söz konusu başvurunun sigorta hakemlerine havale edilip edilmeyeceği kararı verilmekte ve havale edilme karar verilmesi takdirinde başvuru dosyasının bağımsız hakemleri iletilmekte olduğunu ve hakemlerin bu söz konusu dosya incelemesini 4 ay içinde tamamladığını ve bir karar çıkarttığını ve bu kararı uyuşmazlığın taraflarını iletmekte olduğunu bilmekteyiz peki sigorta tahkim komisyonuna yapılan bir başvurunun dosyasının sorgulama işlemi başvuru sahibi tarafından nasıl yapılmaktadır sorusuna geldiğimizde Sigorta tahkim komisyonu başvuru sırasında başvuru sahibine bir şifre vermekte ve söz konusu bir şifreyle birlikte başvuru sahibi sigorta tahkim komisyonunda dosya sorgulamasını yapabilmektedir. İnternet üzerinden dosya sorgulaması yapmak isteyen kişilerin de sigorta tahkim komisyonunun internet sitesindeki başvuru sorgulama kısmına tıklayarak ulaşabilmesi ve verilen şifre ile dosyasını incelemesi mümkündür.

TAHKİM KOMİSYONU KARARINA İTİRAZ EDİLİR Mİ?

Sigorta tahkim komisyonuna başvuru yapılmış bir uyuşmazlıkla ilgili sigorta takibi komisyonunun vermiş olduğu karara itiraz edilip edilmeyeceğini incelediğimizde söz konusu uyuşmazlığın 5.000 TL ve daha alt seviyede değere sahip olması durumunda komisyon kararını itiraz edilemeyeceği 5000 TL ve üzerindeki uyuşmazlıklarla ilgili ise komisyonun kararı bildirmesinden sonra 10 gün içerisinde bir kere olmak şartıyla komisyon kararını itiraz edilebileceğini itiraz sürecinin ise itiraz başvuru formu doldurulup başvuru ücretiyle miktarı aynı olan bir ücret yatırılarak itiraz edilebildiğini bilmekteyiz Bunun dışında 40.000 TL üzerindeki uyuşmazlıklarla ilgili Sigorta tahkim komisyonu kararlarının temyiz edilebileceğini komisyonun kararına yapılan itirazım ise hakem hey tarafından incelenip bu inceleme yapıldıktan sonra 2 ay içerisinde karar verilip 3 iş günü içerisinde itiraz sahiplerine bu kararın iletildiğini de atlamamalıyız.

HÜSEYİN DOĞAN

ARAÇ DEĞER KAYBI NASIL TALEP EDİLİR?

ARAÇ DEĞER KAYBI NEDİR VE NASIL TALEP EDİLİR?

Günümüzde trafik kazası yapan birçok araç sürücüsünün karşısına çıkmakta olan bu durum araç sahiplerinin de fazlasıyla merak ettiği bir durum haline gelmiştir. Araç değer kaybı kavramını kısaca açıklayacak olursak gerçekleşmiş bir trafik kazası sonrasında onarılan veya tamir edilen aracın ikinci el piyasa fiyatına göre değer kaybetme durumunu ifade etmektedir burada önemli olan detay kazanın ardından tahmin edilmiş olan aracın her ne kadar gerçeğe yakın ve kusursuz bir şekilde onarılmış olsa da söz konusu aracın satış fiyatının kazadan önceki satış fiyatından daha düşük olacağı gerçeği değişmemektedir. Bu yüzden araç değer kaybının her halükarda olacağı ve kazanın, kusurun ya da hasarın derecesine göre derecesinin belirleneceğini bilmeliyiz araçlarda değer karnının nasıl olduğunu inceleyecek olursak trafik kazalarından sonra araç sahiplerinin çoğu trafik kazasına karışmış olan aracını satıp elinden çıkarma eğilimi göstermektedir bu durumlarda aracın ikinci el satış fiyatı kazadan kaynaklı düşük olacağından araç sahiplerinin araçlardaki değer kaybı sorumluluğuyla ilgili bilgilenmesi ve neler yapılması gerektiğini öğrenmesi gerekmektedir. Trafik kazası sonucu hasar görmüş olan araç onarımı yapıldıktan sonra söz konusu hasarın derecesine göre bu dereceyle orantılı olmak koşuluyla değer kaybı yaşamakta ve değer kaybını karşılayacak olan taraf kazada kusur durumuna sahip olan veya tamamen kusurlu ya da kusur oranı yüksek olan taraf olduğunu da bilmekteyiz. Değer kaybı haklarının neler olduğunu imzalayacak olursak söz konusu trafik kazasına karışmış olan ve tamirat getirmiş olan aracın sahibinin söz konusu kaza gerçekleştirdikten sonra araçta bir parça değişimi ya da tamirat sonucunda bu parça değişimi orijinal parçalarla gerçekleştirilmiş olsa bile aracın kayıtlara kusurlu bir araç niteliğinde geçeceğinden kaynaklı değer kaybı yaşayacağı bu durum neticesinde kusursuz bir trafik kazası atsanız bile aracınızın değer kaybetmesi kabul edilebilir bir olay olmamakla beraber bu konudaki haklarınız ve değer kaybınızın ne derecede nasıl karşılanabileceğini bilmesi araç sahibi bakımından çok önemlidir. Bu durumda kusursuz ya da diğer araç sahibine göre kusur oranı daha düşük olan taraf aracının yaşamış olduğu değer kaybını karşı tarafın sigorta şirketinden veya direkt olarak aracında yaşanmış olan değer kaybını kusurlu olan araç sahibi ya da kusur oranı yüksek olan araç sahibi veya ruhsat sahibinden mahkemeye yoluyla talep etme hakkına sahiptir. Kusursuz bir sürücü karşı tarafın sigorta şirketine zararını karşılatma amacıyla başvurma hakkına sahip olmakla birlikte zararlı çıkmış olan tarafın kazanın gerçekleşmesinden sonra 2 yıl içerisinde trafik sigortası şirketinden faydalanabileceği bu 2 yıllık sürenin bir zaman aşımı süresi olduğunu gülmekteyiz ve bunun yanında kaskoların poliçeye eklenmediği sürece değer kaybını karşılama yönünde bir sorumluluğu olmadığını ancak sorunlu trafik sigortasının poliçesinde yer almasıyla değer kaybı konusunda sorumluluğun olduğunu kasko sigortasının ise taraflar tarafından anlaşılarak poliçeye eklenmekle değer kaybı konusunda sorumlu olabileceğini bilmekteyiz. Yukarıda belirttiğimiz üzere zorunlu trafik sigortasının araç sigortası güvencesine girmiş olan değer kaybı sigorta şirketleri tarafından zorunlu trafik sigortası çerçevesinde karşılanabilmektedir fakat başvurulacak olan sigorta şirketinin bu konuda ya bilirkişi raporu esas aldığını ya da öncelikle bir dava açılması şartını istediğini söyleyebiliriz. Kusursuzluk şartını tekrar incelediğimizde trafik kazası yapan tüm araçlarda değer kaybının oluşmak zorunda olmadığını değer kaybının oluşması için kazaya karışmış olan aracın meydana gelmiş olan kazada kusursuz olması ya da tam kusurlu olmaması gerekmektedir. Kusursuz olması durumunda araç sahibi meydana gelmiş olan değer kaybının tümünü alma hakkına sahipken tam kusurlu olmama durumu söz konusuysa kusursuzluk oranında bu değer kaybını alma hakkına sahip olduğunu bilmekteyiz bunun yanında ikinci el araç bedeli , hasarın hangi parçalarda olduğu gibi durumlar söz konusu değer kaybının hesaplanmasında göz önünde tutulan niteliklerdendir. Tüm bu durumlar söz konusu olduğunda trafik kazasındaki kusursuz ya da daha az kusurlu olan aracın araç sahibinin kendi aracında meydana gelmiş olan bir değer kaybı durumunu öncelikle karşı tarafın yani kusuru fazla ya da kusurlu olan araç sahibinin sigorta şirketinden isteyebileceği sigorta şirketi yoluna gitmeden mahkeme yoluna da gidebileceği bazı sigorta şirketlerinin mahkeme yolunun daha önce açılmış olması şartı aradığını kimisinin ise direkt kendisine başvurunun yeterli olması şartını aradığını söyleyebiliriz bu durumların yanı sıra araç sahibinin sigorta tahkim komisyonuna da gidebileceğini fakat sigorta tahkim komisyonuna gitmenin en önemli şartlarından biri olan karşı tarafın araç sigorta şirketine başvuru yapılması ve başvurunun 15 gün içinde yanıtlanmaması ya da ret yanıtı alması durumunda sigorta kim komisyonuna başvuru yapma hakkının doğacağını bunun yanı sıra sigorta tahkim komisyonuna başvurmanın diğer bir şartı olan söz konusu sigorta şirketinin bu komisyonu üye olması gerektiğini üye olmaması durumunda komisyona gidilemeyeceğini direkt yalnızca mahkeme yoluyla hak talebe edilebileceğini fakat komisyonu üye olma şartında da komisyona gitmenin bir zorunluluk olmadığını komisyona gitmeden de mahkeme hakkını kullanarak kendi hakkını talep edebileceğini bilmekteyiz.

HÜSEYİN DOĞAN

İHTİYARİ MALİ MESULİYET SİGORTASI

İHTİYARİ MALİ MESULİYET SİGORTASI NEDİR?
 
Normal yaşamda meydana gelecek bir trafik kazası sonucu oluşan hasarların karşılanması noktasında kimi durumlarda trafik sigortasının söz konusu limitini aştığını ve fazlasıyla zorladığını görebiliriz. Bu limit aşmanın çoğu zaman maddi olarak ele alınmasının yanında hayati durumlar için de söz konusu olduğu durumların varlığını göz ardı edemeyiz. Bu durumlar göz önüne alındığında gerçekleşen bir trafik kazasında hasar veya kusur bulunan hallerde hasara neden olan kusurlu kişinin veya kişilerin kendilerinin karşılamaması için bu hasarları karşılaması için yapmış oldukları bir sigortadır yani kısaca İhtiyari Mali Mesuliyet bir sigorta çeşidi olarak önümüze çıkmaktadır. Bu sigorta çeşidini genellikle kasko poliçelerine ek bir şekilde yaptırabilmekle beraber trafiğe çıkan her aracın ve araç sahibinin yaptırması gereken zorunlu trafik sigortasının karşılayamadığı veya karşılama yükümlülüğü kapsamının dışında bulunan hallerdeki karşılanması gereken hasarları kendi poliçesinde belirlenmiş sınırlar dahilinde karşılamakta olan bir sigorta türüdür. Bu sigorta türü aynı zamanda sigortalı olan kişiyi hem haklı taleplere karşı hem de haksız taleplere ve iddialara karşı koruma yükümlülüğü bulunan bir sigortadır. Sigorta bu kapsamlı yönüyle sigorta yaptıracak kişilerin tercih etmesini kolaylaştırmaktadır. İhtiyari mali mesuliyet sigortası yalnızca ülke içinde yani Türkiye sınırları içerisinde geçerli olan bir sigorta türü olmakla beraber bu sigortanın şartları ve kapsadığı sorumlulukların içinde manevi tazminat durumları da yer almaktadır fakat manevi hasarlar maddi hasarlar gibi net ve kolay bir şekilde ölçülemeyeceği için ayrı olarak teminatlarda yer almalı ve belirtilmiş olmalıdır. Doğal olarak teminatlarında manevi tazminatı belirten sigortalarda ekstra bir durum olmasından kaynaklı olarak maddi farklılıklar da ortaya çıkmaktadır. Hukukta yapılacak olan her sözleşme gibi İhtiyari Mali Mesuliyet Sigortası sözleşmesi ve şartları da sigortacı taraf tarafından sigorta yaptıran kişiye açık ve belirli şekilde anlatılmalı ve tüm durumlar sigorta yaptıracak kişiye açıklanmalıdır. Daha kapsamlı olarak bu sigortaya yaklaşacak olursak incelediğimizde sigortanın söz konusu aracın sahibinin 3. kişilere verdiği zararları karşıladığını Bunun dışında trafik kazası sebebiyle oluşturulmuş olan fiziki ya da maddi hasarların zorunlu trafik sigortası tarafından karşılanmayan zorunlu trafik sigortası kapsamına girmeyen durumlarının karşılanmasını sağlayan bir sigorta olduğunu söyleyebiliriz. Bu sebeplerden kaynaklı İhtiyari Mali Mesuliyet Sigortasının zorunlu trafik sigortasına göre çok daha kapsamlı bir sigorta türü olduğunu ve sigortalı kişiye tıpkı zorunlu trafik sigortası gibi sigortalı oldukları sürece bu sigortadan yararlanıp destek alarak trafik kazası ya da sigorta kapsamına giren bir olayla ilgili yarar sağlar. Bu kapsamı nedeniyle İhtiyari Mali Mesuliyet Sigortası sigortalı kişi tarafından oldukça kapsamlı ve kurtarıcı bir sigorta olarak görülmektedir. Bu sigorta kapsamında 3. Kişilerin ölümü, yaralanması ya da sağlık yapılarının bozulması ya da ‘’şey’’lerine yani mallarına gelen zarar kapsamında bu zarara yol açan sigortalının İhtiyari Mali Mesuliyet Sigortası kapsamında mevzuat hükümlerinin incelenerek ve mevzuatın dışına çıkılmayacak şekilde karşılanabilmektedir.


İHTİYARİ MALİ MESULİYET SİGORTASI VE ZORUNLU TRAFİK SİGORTASI
 
Zorunlu trafik sigortasının trafik kazalarında yalnızca maddi hasarları gidermesi ve kapsam olarak yeterince geniş olmaması fakat İhtiyari Mali Mesuliyet Sigortasının zorunlu trafik sigortasına göre kapsam olarak çok daha geniş ve maddi hasarların yanına manevi ve fiziki hasarları da onarması ikisi arasında bu yönden yani esasında kapsam yönünden önemli bir fark içermesine yol açarken iki sigortada da yararlanan sigortalı sigorta süresi boyunca yararlanabilmektedir ve İhtiyari Mali Mesuliyet Sigortası kasko sigortasının ek teminatıyla yapılabildiğinden o da zorunlu trafik sigortası gibi 1 yıllıktır farklılıklara rağmen bu yönlerden de ortak özellikler barındırırlar.
 
 
İHTİYARİ MALİ MESULİYET SİGORTASI ÜCRETİ NEDİR VE KAPSAMI NASIL BELİRLENİR?
 
Kasko sigortasının ek teminatı olarak yapılabilen İhtiyari Mali Mesuliyet Sigortası için öncelikle sigorta yaptırmak isteyen kişi aracına göre uygun ve çeşitli seçeneklerden bir kasko sigortası seçerek yaptırıp daha sonra buna ek teminat olarak ihtiyacım mali mesuliyet sigortası yaptıracağını talep edip ihtarı mali mesuliyet sigortası hakkında hem kapsam hem ücret olarak bilgi alıp bunların yanında nasıl ücretler karşılığında bu kapsamları nasıl daraltıp genişletebileceğini de öğrenmesi gerekmektedir.

 
İHTİYARİ MALİ MESULİYET SİGORTASI KAPSAMINA GİREN TEMİNATLAR NELERDİR?
 
Bu sigortanın neden ve nasıl yapılacağını yukarıda açıklarken belirttiğimiz gibi sigorta içerisinde yer alan teminatlar genel olarak 3. kişilerin madden , bedenen ya da manevi olarak görmüş oldukları zararların karşılanmasına yönelik teminatlar içermektedir. Genel olarak maddi zararları karşılayan zorunlu trafik sigortasını kapsamının içine almadığı durumlar ve manevi zarar durumlarını kapsadığı için aslında zorunlu trafik sigortasına göre sigortalıya çok daha geniş yelpazeli bir kapsam sağlamaktadır.

 
İHTİYARİ MALİ MESULİYET SİGORTASINDAN NASIL YARARLANILIR?
 
Sigortalı şahıs zorunlu trafik sigortasını yaptırdıktan sonra gerçekleşmiş ve içerisinde bulunduğu trafik kazası durumunda bu zorunlu trafik sigortasının karşılama yapmayacağı ve kapsamı içine almadı hasar ve kusur durumlarında limit olarak en az 5 iş günü içerisinde durumunu sigorta şirketine bildirmesi gerekir. İhtiyari Mali Mesuliyet Sigortası her bir araç başına teminat sunmakta olmakla beraber motorlu araçların karışmış olduğu kazalarda hasar ve zararların tazmini ile ilgili talepler karşılığında zarar görmüş olanın zarar ve kusur sahibi olan yani tazminat yükümlülüğü bulunan kişinin öğrenmiş olduğu tarihten itibaren başlamakla birlikte 2 yıl ve herhalde kaza gününden itibaren 10 yıl içinde başvuru yapmakla yükümlü olup aksi takdirde durum zamanaşımına uğrayacaktır.
 
HÜSEYİN DOĞAN
Open chat
Whatsappdan mesaj at
Merhaba
Geçmiş Olsun.Size yardımcı olabiliriz.
Hemen Ara